Al Yanaklı, Kırmızı Kostümlü Haliyle Tanıdığımız Noel Baba'nın Okuyunca Şaşkına Uğratan Gerçek Hikayesi

Al Yanaklı, Kırmızı Kostümlü Haliyle Tanıdığımız Noel Baba'nın Okuyunca Şaşkına Uğratan Gerçek Hikayesi

Al yanaklı, güleç yüzlü, Kuzey Kutbu’ndan evlerin bacalarına kadar ren geyiklerinin sürdüğü kızağıyla uçarak gelen, hediye dolu çantasıyla çocukların sevgilisi Noel Baba’yı hepimiz tanıyoruz. Peki bu cümledeki hiçbir şeyin gerçek Noel Baba’yı anlatmadığını biliyor muydunuz?

‘Gerçek Noel Baba ne ki? Gerçek değil ki o!’ diye şaşırmış olabilirsiniz. Ancak gerçek bir ‘Noel Baba’ var ama ne al yanaklı tontiş bir dede ne de Kuzey Kutbu’nda yaşıyor. Üstünde ponponlu bir kırmızı takım elbise de yok.

Tabii ki gerçek ismi ‘Santa Claus’ ya da Noel Baba değil; Saint Nicholas, Aziz Nikolaos veya Aya Nikola… Noel Baba ise yüzlerce yıl boyunca değişime uğrayan bu karakterin aldığı son isim.

Kuzey Kutbu’ndan geyikleriyle yola çıkan modern Noel Baba, aslında 270’li yılların başında Antalya’da bulunan Patara’da dünyaya gelmiş.

İlk Hristiyan piskoposlarından biri olarak anılan St. Nicholas; etrafındakilere iyilikler yapan, çocukları ve fakirleri koruyup gözleyen, onlara gizliden gizliye yardım eden bir karakter olarak anlatılıyor.

Fakirlik yüzünden fuhuşa zorlanan üç kadına altın dolu birer kese atarak hayatlarını kurtardığını ve evlenmelerini sağladığını anlatan bir hikaye, St. Nicholas’a dair en meşhur hikayelerden biri…

St. Nicholas ile ilgili pek çok efsane anlatılıyor. En sık anlatılanlardan bir diğeri ise öldürülüp etleri satılacak üç çocuğu kurtardığı hikaye diyebiliriz…

Bunlar dışında çocukların ayakkabılarına gizlice bozuk paralar bıraktığı, evlerinin kapılarına yiyecekler bıraktığı, haksız yere öldürülen pek çok insanın hayatını kurtardığı sayısız hikaye var.

Ancak tüm bu anlatılan efsaneler, St. Nicholas ile ilgili çok az tarihi kayıt olduğu için bir noktada gerçekliği şüpheli şeyler diyebiliriz.

Araştırmacılar St. Nicholas’ın yaşadığı yıllardan sonra Hristiyan ailelerin çocuklarına sık sık onun ismini verdiğini bulmuş. Nicholas’ın ‘dürüst, onurlu ve iyi niyetli bir adam’ olduğu ve geçmişte özellikle çocuklara yaptığı iyilikler sebebiyle bu ismin çocuklara verildiği düşünülüyor. Ancak yalnızca dini bir lider konumunda olması bile aslında yeterli.

Dolayısıyla tarafsız bakınca, çocuklara Nicholas isminin verilmesinin onun çocuklara yardım eden yufka yürekli bir insan oluşunu kanıtlamadığını rahatlıkla söyleyebiliriz…

Hatta kimi kaynaklar, St. Nicholas’a yüklenen bu iyi kalpli, sıcak yürekli adam tiplemesinin o kadar da doğru olmadığını, arkasında şiddet ve zulüm dolu bir hikaye olduğunu söylüyor.

Özellikle Hristiyan olmayanlara zulmeden, o dönemde yine günümüz Türkiye topraklarında bulunan ve antik çağlardan kalmış pek çok tapınağı yıktıran bir karakter olduğu söyleniyor.

Yukarıdaki fresk de St. Nicholas’ın Artemis Tapınağı’nda heykelleri yıktığı bir an temsil edilmiş ve bir Sırp Ortodoks kilisesinin duvarında yer alıyor.

Açıkçası Hristiyanlığın büyümesinde ve yayılmasında önemli kabul edilen topraklarda; Hristiyanlığı kabul eden ilk Roma imparatoru olan İmparator I. Konstantin’in devrinde yaşamış bir Hristiyan olarak bunları yapmış olması mümkün görünüyor. Hatta Konstantin ile aralarında bazı sürtüşmeler olduğu ve Hristiyanlığın Romalılar tarafından kabul edime sürecinde St. Nicholas’ın da etkisinin olduğu söyleniyor.

Nicholas’ın öldüğü yer ise yine ülkemiz topraklarında, Demre’de bulunan Myra Antik Kenti. Ölüm yılının ise 343 olduğu biliniyor.

Gördüğünüz üzere buraya kadar ne ren geyikleri ne kırmızı kostümler ne hediyeleri paketlemeye yardım eden elfler ne de tontiş bir dede var. Peki tüm bunlar nereden çıktı?

Hristiyanlıkta azizler için kutlama ve anma günlerinin olması bir tür gelenek gibi. St. Nicholas için de bu gün, ölüm tarihi olan 6 Aralık. Yüzlerce yıl boyunca 6 Aralık pek çok Hristiyan toplumda St. Nicholas Günü olarak kutlanmış. Hatta günümüzde de bu geleneği devam ettiren toplumlar mevcut.

Fakat 1500’lü yıllarda Protestanlık yükselip Katolik inançları ve gelenekleri güç kaybedince, azizlere şükran sunulan bu günler doğru bulunmamaya başladı. Martin Luther, bir karar alarak şükran sunma, kutlama ve paylaşma geleneğinin etkin olduğu 6 Aralık kutlamalarını yasakladı ve kutlama gününü 25 Aralık’a çekti. Çünkü ona göre bir azize değil İsa’ya şükran sunmak ve onu kutlamak gerekiyordu.

Tabii ki tüm bunlar yaşanana kadar Avrupa’nın pagan inançları ve gelenekleri ile St. Nicholas’ın karakteri iç içe geçerek gelişip değişmişti.

St. Nicholas’ın iyiliğini, Hristiyanlık için yaptıklarını kutlayan özel gün, pagan geleneklerinden pek çok detayı yıllar içerisinde bünyesine kattı. Pagan geleneklerinde hediye getiren bazı yaratıklar ve karakterlerin özellikleri yıllar içinde St. Nicholas temsilelrine eklendi.

Örneğin ren geyikleriyle havada süzülen ve kuzeyden gelen karaktere dair izlerin, Odin’in valkürlerden ve hayaletlerden oluşan kalabalık grubuyla gökyüzünde dolaşarak ‘avlandığı’ meşhur ‘Odin’s Wild Hunt’ anlatısından esinlenmiş olabileceği düşünülüyor. Ak saçlı ve sakallı Noel Baba temsilinin de bu günlerden itibaren geliştiği tahmin ediliyor.

Ayrıca yine pagan Avrupa gelenekleri arasında yer alan bir kış festivali olan Yule’nin yemekli ve eğlenceli etkinlik anlayışı da St. Nicholas gününe yıllar içinde entegre oldu.

Noel Baba’yı etkileyen bir başka pagan figür, bir zamanlar pek çok ülkede var olan Krampus karakteriydi. Bu karakter, 5 Aralık gecesi kötü çocukları cezalandıran korkutucu bir yaratıktı. Haliyle 6 Aralık’ta St. Nicholas’ın iyi çocukları ödüllendirdiği güne kolayca dahil oldu.

Bu tür birleşimler, günümüzde tanıdığımız Noel Baba karakterinin ve Noel kutlamasının temelini oluşturmaya başladı.

Örneğin, pagan ibadetlerinde şömine önemli bir rol oynarken, St Nicholas’ın genç kadınlara altın verdiği hikayenin bir versiyonunda altınları bacadan attığı anlatılırdı. Hikayenin bu yönü ve pagan geleneklerinin birleşmesi, Noel Baba’nın bacadan giren bir karatker olmasına etki etmiş olabilir.

17. yüzyılda Noel kutlamaları yasaklandı. Aradan geçen yıllardan sonra kutlamalara tekrar izin verildiğinde, artık pagan gelenekleri ile Noel kutlamaları iyiden iyiye iç içe geçmişti. 17. ve 18. yüzyıl Amerikasında ise Hollanda’nın ‘Sinterklaas’ dediği St. Nicholas figürü İngilizceye Santa Claus (Noel Baba) olarak geçti.

Noel kutlamaları Amerika’da 25 Aralık’la ve hediyelerle özdeşleşirken ve Noel Baba yaygın bir karaktere dönüşürken, karakterin görüntüsü de özellikle Thomas Nast’ın 19. yüzyılın sonlarına ait çizimiyle daha da kalıcı hale geldi. Yukarıdaki çizimde de göreceğiniz üzere Noel Baba artık yaşlı, tonton, neşeli bir karakterdi.

Kırmızılara bürünmüş, neşeli bu Noel Baba’yı popülerleştirip günümüzde her yerde karşımıza çıkaran ise Coca-Cola oldu…

1931 yılında Coca-Cola, Noel Baba’nın yüzünü kullanarak bir reklam kampanyası başlattı. Ülkemizde bayramlarda mutlu aile sofralarının yer aldığı ikonik Coca-Cola reklamlarını düşünün…

Bu, Coca-Cola’nın her evin sofralarında olmak için uyguladığı bir satış&pazarlama stratejisi olarak on yıllar boyunca devam etti. Noel Baba’lı Coca-Cola reklamları da bu stratejinin ilk uygulanmaya başladığı reklamlardı.

Coca-Cola, ailelerin ve çocukların sevgilisi Noel Baba ile sofralara konuk olarak yerini kalıcı hale getirmek istedi. Bunu yaparken de nadir de olsa kırmızılar içinde resmedilen Noel Baba’yı kendi renkleriyle özdeşleştirerek başarılı bir adım attı.

Ardından Noel Baba, giderek popülerleşen bir figür olarak tüm markalar ve ürünler için bir satış aracı haline geldi…

Sonuç olarak Noel Baba’nın 1800 yıllık tarihi, insanların teşekkürlerini sunduğu radikal bir dini lidere adanmış bir bayramdan, satış taktiklerine malzeme olan yarı-kurgu bir karaktere dönüştü…

  • Kaynaklar: National Geographic, Wikimedia Commons, Britannica, European-Canadian Centre for Innovation and Research, The Conversation, NPR, Coca-Cola
İLGİLİ HABER

İLGİLİ HABER