Aldatmak Genetik Olabilir mi? (Bahane Olarak Kullanmayınız...)

Aldatmak Genetik Olabilir mi? (Bahane Olarak Kullanmayınız…)

Aldatmak, dünyanın her yerinde ve geçmişten günümüze her dönemde karşımıza çıkan bir durum. Eski zamanlarda erkekler soylarını devam ettirmek amacıyla birden fazla kadınla ilişkiye girerek bu durumu meşrulaştırmaya çalışsa da günümüzde aldatmak birçok ilişkiyi yıkıma sürükleyen bir eylem.

Kapalı bir ilişki içerisindeyken aldatılmak en büyük kabuslardan biridir. Ancak açık ilişki içindeki partnerler bir tür anlaşma yaparak birbirilerinden farklı insanlarla da ilişkiye girerler. Psikologlara göre böyle ailelerin çocukları sadakatsizliği normalleştirerek ileride aldatmaya yatkınlık geliştirebilir.

Peki, bu tarz dış faktörlerden bağımsız olarak aldatma eyleminin gerçekten genlerimize kodlanmış bir şey olarak ortaya çıkması mümkün müdür? Gelin, bu konuda yapılan araştırmaya hep birlikte bakalım.

Aldatmak genetik olabilir!

Hemen heyecanlanmayın, aldatma yatkınlığı genetik olabilir fakat yanlışı ya da doğruyu seçmek her zaman sizin elinizdedir. Örneğin beynimizin bazı bölümlerindeki hasara veya hastalığa bağlı olarak birtakım duyguları da hissetmeyebiliriz fakat bir toplumun içinde yaşadığımız için hareketlerimizin sonuçlarını düşünerek eylemler gerçekleştiririz.

Az sonra bahsedeceğimiz çalışmada, sadakatsizliğe iten gene sahip insanlar arasında aldatmayanların da olduğu ya da bu gene hiç sahip olmayıp partnerini aldatanların olduğu görülüyor. Anlayacağınız, aldatıp aldatıp sonra partnerinize “Benim genler işte yine canım ya…. Biliyosun…” gibi açıklamalar yapabileceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.

Dikkat, DRD4 geni yuva yıkabilir!

Bilim insanlarının PloS One dergisinde 30 Kasım 2010 tarihinde online erişime açık olarak yayınladığı araştırmada dopamin reseptörü geninin belirli bir versiyonunun insanları tek gecelik ilişkilere ve sadakatsizliğe eğilimli yapabileceği öne sürüldü.

181 genç yetişkinden oluşan çalışmada her bir katılımcıdan ayrıntılı bir cinsel davranış ve ilişki geçmişine ait veriler topladılar. Ayrıca katılımcıların yanaklarından DNA örnekleri alınarak DRD4’ün heyecan arayan versiyonunun varlığı açısından analiz ettiler.

Aynı gen; kumar bağımlılığı, alkolizm, hatta korku filmi tutkusuyla bile bağlantılı. Kısaca “yıkıcı heyecan bağımlılığı” da diyebiliriz. Bazı çalışmalar bu geni, sosyal durumlara çok açık olma ile ilişkilendiriyor.

Peki bu gen nasıl işliyor?

Motivasyon dediğimiz güdülenme, dopamin salımının devreye girdiği bir zevk ve ödül sisteminden kaynaklanır. Partnerlerin sadakat taahhütünü yıkarak gerçekleştirdiği cinsel ilişkilerde riskler yüksektir, ödüller önemlidir ve motivasyon değişkendir.

Tüm bu unsurlar dopamin salgılanmasının hızlanmasına sebep olur. Yapılan bu araştırmanın sonucunda da katılımcılarda DRD4 gen varyantına sahip olanların aldatma geçmişi, gene sahip olmayanlara göre iki kat daha fazla olarak belirlendi.

Genleriniz ne olursa olsun aldatıp aldatmamak size bağlıdır.

En başta da belirttiğimiz gibi, genlerinizde kodlu olsun veya olmasın; aldatmak ve aldatmamak arasında tercih yapmak sizin elinizdedir. Sonuçta meyilli olduğumuz ‘yanlış’ kategorisinde sayılabilecek şeylerden birçoğumuz etik sebeplerle ve sonucunun getireceği yıkımları düşünerek kaçınıyoruz.

Bu yüzden, maceracı dediğimiz DRD4 genine sahip herkes aldatır veya bu gene sahip olmayanlar asla aldatmaz diyemeyiz. Biyolojik etkenlerin yanında sosyolojik etmenler de azımsanamayacak kadar fazla.

  • Kaynak: Live Science, Pisikonet
İLGİLİ HABER

İLGİLİ HABER