Antik Romalıların Hoşluk Uğruna Neler Kullandığını Öğrenince Şimdinin Bakım Eserlerine Şükredeceksiniz!

Güzellik uğruna her türlü yolu mübah sayan bu medeniyet, bu uğurda kullandığı ham unsurlarla bakımlı olmanın onlar için adeta ne kadar değerli olduğunu gösterir nitelikte. 

Sözü daha fazla uzatmadan Antik Romalıların hoşluk uğruna neler yaptıklarına ve akla hayale gelmeyecek hangi eserleri kullandıklarına bakalım. 

Antik Romalıların olmazsa olmazlarından olan cilt bakımıyla başlayalım.

Antik Roma’da bayan erkek ayrımı olmaksınızın herkesin cildine gösterdiği ihtimam, bir lüksten fazla gereksinim niteliğindeydi. Aslında şimdilerde de olduğu üzere ideal cilt; sivilcesiz, lekesiz, çilsiz ve pürüzsüz olmalıydı. Özellikle bayanların cazibeli gözükmeleri için, sağlıklı bir cilt görünümüne sahip olmaları epey değerliydi.

Cilt bakımı rutinlerinin en öne çıkan ham unsurları eşek sütü ve baldı. Antik Romalılar, balı birinci etapta yapıştırıcı özelliği için kullanmış olsalar da kısa bir vakit içinde cildi rahatlama ve nemlendirme özelliğini keşfettiler. Tekrar eşek sütüyle banyo yapmak ve bu sayede kusursuz bir cilde sahip olabilecekleri fikri bir epey yaygındı. 

Ayrıca koyun yünü ve kaz yağından elde edilen bir yağ olan lanolin, en çok tercih edilen cilt bakım eseriydi. Bu yağ kokusunun epey ağır olması sebebiyle bir oldukça mide bulandırsa da düzgün bir cilt için her yol mübahtı. 

Cilt bakımı tamamsa, sıra makyajda.

Antik Romalıların birçok, koyu cilt tonlarına sahipti ve doğal olarak ciltlerini beyazlatmak, onların en büyük arzularındandı. Bu sebeple boya içeren beyaz tozlar, tebeşir ve duvarları boyamak için kullanılan çeşitli unsurlar cilde uygulanmaya başladı. 

Ayrıca bunların yanı sıra kurşun içerikli beyaz renkli bir krem de kullanılabiliyordu. Lakin bu formül bir oldukça riskliydi zira suyla temas ettiğinde yüzden kayıp gidiyor ve güneş ışığında soluyordu. Bu sebeplerden ötürü pek kullanışlı olmayan bu kremi ekseriyetle soylular tercih ederdi ve hizmetliler, kremi aktıkça yine sürmek için çırpınırdı. 

Bu medeniyette gözler, her daim ön planda olmalıydı. 

Kirpiklerin uzun ve siyah olması makbuldü ve bu görünümü elde etmenin sırrı, yanmış mantardan geçiyordu. Ayrıyeten is, tehlikeli olmasına karşın dumanlı bir göz efekti yaratmak için göz kalemi maksadıyla kullanılırdı. 

O vakitlerden başlayan göz farı modası, çeşitli minerallerin karışımıyla elde edilirdi ve dudakları pembe ve kırmızılaştırmanın sırrı da pancar suyu ve kınadan geçerdi. Yanaklara renk vermenin yolu ise kırmızı aşı boyaları, kahverengi deniz yosunu, dut ve şarap kalıntılarını kullanmaktı.

Cilt bakımında tercih edilen eserlerin rahatsız edici kokuları, parfüm kullanımındaki artışı da beraberinde getirdi. 

Antik Roma’da parfüm kullanımı, şimdikinden çok farklıydı. Beğenilen bir aromaya bulanmak, onlar için sağlıklı bir insan olmakla eş kıymetti. Katı, sıvı ve yapışkan olmak üzere birbirinden farklı formüllere sahip olan parfümlerin içeriği, ekseriyetle süsen ve gül yapraklarının yanında üzüm ve zeytin suyundan oluşurdu. 

Bu hoşluk teknikleri yalnızca bayanların gözdesi değildi.

Antik Roma’da erkekler için tıraş olmak bir tercihten fazla zorunluluktu zira büsbütün tüysüz olmak çok kadınsılık, tıraş olmamak ise bakımsızlık manasına gelirdi. Ayrıyeten bayan erkek fark etmeksizin herkesin koltuk altı pürüzsüz olmalıydı ve hatta soylular, koltuk altı temizleyicileri bile çalıştırırdı. 

Saç bakımının da bir epey kıymetli olduğu bu medeniyette erkekler, saçlarını altın rengine boyamaya başlamıştı. Sarının yanı sıra bayanlar için kızıl renk de bir oldukça revaçtaydı ve bu saç boyaları, bazen bitkilerden bazense hayvanlar yağlarından elde edilirdi. 

O periyotta kellik büyük bir kusur sayılırdı. Bu nedenle peruklar epeyce ilgi görürdü. Peruk üretimi o kadar fazlaydı ki halka açık alanlarda her çeşitten insanın kendine uygun olan peruk halini bulması mümkündü. Kıvırıcık, düz, tam peruk, yarım peruk gibi epeyce çeşitli bir skala vardı. 

Peki siz o devirlerde yaşasaydınız, bu hoşluk metotlarından hangilerini uygulamayı tercih ederdiniz?