Bakmayın Öyle Masum Durduğuna: Avını Tek Isırıkta Öldürebilen Doğanın 'Sevimli Katili' Gelincikler Hakkında 8 İlginç Bilgi

Bakmayın Öyle Masum Durduğuna: Avını Tek Isırıkta Öldürebilen Doğanın 'Sevimli Katili' Gelincikler Hakkında 8 İlginç Bilgi

Kısa boyları, hafif ağırlıkları ve sevimli yüzleriyle görenlerin kalbini ısıtan gelinciklerin bu görünüşüne aldanmamak gerekiyor çünkü kendileri etçildirler. Ülkemiz dahil dünyanın neredeyse her noktasında farklı türlerde de olsa bulunan gelincik hakkında pek çoğunu ilk kez duyacağınız bazı ilginç bilgilere gelin yakından bakalım.

Vahşi doğada bulunan hayvanların büyük bir bölümü zorlu yaşam şartlarına ayak uydurdukları için genel olarak epey sert görünümlü canlılardır ama gelincik bunlardan bir tanesi değil. Gelincik küçücük bir boya, hafif bir ağırlığa ve sevimli bir yüze sahiptir. Kendisi bir kemirgen değil, memeli olan gelincik daha da ilginçtir ki bu kadar küçük olmasına rağmen etçil bir canlıdır.

Gelincik, Mustelidae ailesinden Mustela cinsine ait küçük memelilerin genel adıdır. Bu nedenledir ki ülkemiz dahil dünyanın dört bir yanında farklı alt türlere ait gelinciklerle karşılaşmak mümkün. Bazıları en kurak topraklarda, bazıları ise karın içinde bile yaşayabilen bu canlılar hakkında pek çoğunu ilk kez duyacağınız ilginç bilgilere bakalım ve gelincik canlısını biraz daha yakından tanımaya çalışalım.

Gelincik hakkında bazılarını ilk kez duyacağınız ilginç bilgiler:

  • Gelincik, dünyanın en küçük etçil canlısıdır.
  • Gelinciklerin pek çok farklı alt türü bulunuyor.
  • Gelincikler gece canlılarıdırlar ve sürekli yemek yemek zorundadırlar.
  • Bir yılda onlarca yavru doğurabilirler.
  • Gelinciklerin sevimli görüntülerinin altında profesyonel bir katil yatıyor.
  • Yaptıkları savaş dansı, avını korkudan öldürebilir.
  • Bazı gelinciklerin kürkü mor renkte parlar.
  • Bazı türler dışında gelincik popülasyonu en hareketli dönemini yaşıyor.

Gelincik, dünyanın en küçük etçil canlısıdır:

Dünyanın pek çok farklı noktasında yaşayan pek çok farklı alt türü olsa da gelincik sınıfına ait bir canlı en fazla 340 gram ağırlığa ve en fazla 41 cm uzunluğa sahip olabilir. Mustela nivalis olarak adlandırılan en küçük gelincik türü yaklaşık 71 gram ağırlığındadır ve yalnızca 20 cm uzunluğundadır. Bu yapısal özellikleri nedeniyle kesin bir şekilde söyleyebiliriz ki gelincik, dünyanın en küçük etçil canlısıdır.

Gelinciklerin pek çok farklı alt türü bulunuyor:

  • Afrika gelinciği
  • Kolombiya gelinciği
  • Avrasya vizonu
  • Endonezya dağ gelinciği
  • Malayan gelinciği
  • Sibirya gelinciği
  • Kara çizgili gelincik
  • Dağ gelinciği
  • Kakım
  • Uzun kuyruklu gelincik
  • Sarı karınlı gelincik
  • Bayağı gelincik
  • Bozkır gelinciği
  • Kara ayaklı gelincik
  • Dağ gelinciği
  • Deniz vizonu
  • Amerika vizonu

Dünyanın farklı noktalarında görülen gelincik türlerinden bazıları bu şekilde. Deniz vizonunun 1894 yılında avcılık nedeniyle soyunun tükendiği tahmin ediliyor. Bu türler arasından kakım, bayağı gelincik ve dağ gelinciği ülkemizde yaygın olarak görülenlerdir. Bunların sırtı genel olarak kızıl kahverengi, karın tüyleri ise beyazdır. Diğer türler ile Kuzey Amerika’nın, Asya’nın, Avrupa’nın ve hatta Afrika’nın dört bir yanında karşılaşmanız mümkün.

Gelincikler gece canlılarıdırlar ve sürekli yemek yemek zorundadırlar:

Muhtemelen bu kadar küçük etçil canlıların böyle başarılı bir şekilde hayatta kalabilmelerinin ardındaki sır gececi olmalıdır. Gelincikler gündüzleri uyur ve geceleri avlanmaya çıkarlar. Sıçan, fare, tarla faresi, tavşan, kurbağa, kuş, yumurta gibi avlayabildikleri tüm küçük canlıları avlarlar. Gelincikler sürekli yemek yemek zorundadır çünkü vücut yapıları gereği yağ depolayamazlar. Bunun anlamı, her gün vücut ağırlıklarının yüzde 60’ı kadar yemek yemek zorunda olmalıdır. Yani bir gelincik o gün avlanamazsa ölmesi işten bile değildir.

Bir yılda onlarca yavru doğurabilirler:

Yaşadıkları coğrafyaya göre değişiklik gösterse bile gelincikler genel olarak ilkbahar ve yaz aylarında çiftleşirler. Gebelik süresi ortalama 45 gündür. Bir doğumda 9 taneye kadar yavru doğabilir. Dişi bir gelincik yılda en az 3 kez doğum yapabilir. Yavrular anne tarafından bakılır ama baba avlanarak yuvaya yemek getirebilir. Bu kadar küçük canlılar olmalarına rağmen üreme dönemi dışında gelincikler yalnız yaşayan canlılardır. Bölgelerini korurlar ve hatta kokarca gibi bir tür koku bırakırlar.

Gelinciklerin sevimli görüntülerinin altında profesyonel bir katil yatıyor:

Yazık aslında onlar da doğadaki tüm hayvanlar gibi hayatta kalmaya çalışıyorlar ve her gün ağırlıklarının yarısı kadar yemek yemek zorunda oldukları için de devamlı avlanmak zorundalar ama öldürüş şekillerinin sevimli yüzlerine göre fazla profesyonel olması biraz ürpertici. Gelincik avını yakalar, uzun vücudu ile sarar ve ensesinden bir kez ısırır. O ısırık o kadar güçlüdür ki avın omuriliği parçalanarak oracıkta ölür. Acısız bir ölüm olduğu kesin ama yine de ürpertici.

Yaptıkları savaş dansı, avını korkudan öldürebilir:

Gelincikler, bu tür pek çok etçil memelide olduğu gibi bir tür savaş dansı yaparlar. Avlarını gördükleri zaman ansızın karşısına çıkar ve onu kenara kıstırmak için savaş dansı yapmaya başlarlar. Öyle ki bazı tavşan türlerinin bir kısmının bu dansın korkutuculuğu nedeniyle korkudan öldükleri görülmüştür. Gelincikler, koruyucu canlılar oldukları için bölgelerine farklı bir birey girdiği zaman da bu dansı yaparlar. Zannediyoruz bu dans onlar için aynı zamanda bir eğlence aktivitesi çünkü ortada hiçbir neden yokken de bu dansı yaptıkları görülmüştür.

Bazı gelinciklerin kürkü mor renkte parlar:

Bir dönem Amerika Birleşik Devletleri’nde vizon olarak adlandırılan gelincik türlerinin kürkü en değerli ticari metalardan bir tanesiydi. O dönem ülkenin Pennsylvania eyaletinde yaşayan üç türden birinin kürkü inanılır gibi değil ama ultraviyole ışık altında mor, eflatun karışımı bir renkte parıl parıl parlıyordu. Maalesef bu ilginç özellik türün sonunu getirdi çünkü zenginler arasında bu kürk bir tür statü göstergesine dönüşünce avcılar önlerine gelen tüm gelincikleri avlamaya başladılar.

Bazı türler dışında gelincik popülasyonu en hareketli dönemini yaşıyor:

Doğada zevk amaçlı canlı öldüren tek canlı olan insanların avlanmaları yüzünden bir dönem gelincik popülasyonu yok olma noktasına gelmişti. Neyse ki bu durum yıllar içinde değişti ve IUCN’nin Tehdit Altındaki Türlerin Kırmızı Listesi’ne göre şu an için gelinciklerin soyunun tükenmesi gibi bir durum söz konusu değil. Dağ gelinciği, Japon gelinciği ve Kolombiya gelinciliği türleri ise habitatlarındaki ormansızlaşma nedeniyle tehlike altındalar.

Konu hakkında ilginç bir detay var. Yeni Zelanda’da bulunan gelincikler, uzmanlara göre en az tehdit altında olan gelincik türü. Ancak ilginç bir şekilde bu gelincikler aynı zamanda istilacı tür olarak kabul ediliyor. Ülke yetkilileri bu istilacı tür yerel yaban hayata zarar verdiği için 2050 yılına kadar tamamını yok etmeyi planlıyor. Yani gelincik popülasyonunun en bol olduğu bölge, aynı zamanda bu canlıların en büyük tehdit altında olduğu bölge haline gelmiştir.

Küçücük boyları ve sevimli yüzlerine rağmen etçil olan gelincikler hakkında bazılarını ilk duyduğunuz en ilginç bilgilerden bahsederek bu sıra dışı canlıları daha yakından tanımaya çalıştık. Konu hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.