Depremin İlk Gününden Bu Yana Karşımıza Çıkan Tüm Asılsız İddialar ve Komplo Teorileri

Depremin İlk Gününden Bu Yana Karşımıza Çıkan Tüm Asılsız İddialar ve Komplo Teorileri

Ülkemizi sarsan deprem felaketinin ilk anından bu yana pek çok asılsız iddia ile karşılaştık. Komplo teorileri, yalan haberler, sahte bilgiler…

6 Şubat günü ülkemiz iki büyük depremle sarsıldı. 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler sonrası on binlerce vatandaşımız hayatını kaybederken binlerce bina yıkıldı, on binlercesi ağır hasar aldı.

Ülkemizin ve dünyanın gözü, deprem bölgesinden gelecek haberlerdeyken; her birimiz büyük bir acı yaşarken, ne yazık ki gündemle ilgili sayısız asılsız haber ve komplo teorisi türedi.

Akılalmaz iddialardan ilki, Pazarcık merkezli depremin ABD’nin bölgedeki petrol çalışmaları yüzünden yaşandığı iddiası;

Sosyal medyada dolaşıma giren bu iddiaya göre depremlerin sebebi ABD’li bir petrol arama şirketinin bölgedeki petrol kuyusuna ‘bir şeyler atıp patlatması’. Ancak iddialara yönelik sunulan bilgilerden bir tanesi bile doğru değil.

Öncelikle Kahramanmaraş Pazarcık’taki petrol aramasını ABD’li bir şirket değil Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) yapıyor. Kanıt olarak sunulan fotoğraflar ise 2007 yılına ait ve ABD’nin New Mexico eyaletinde bulunan White Sands Füze Menzili’nde gerçekleşen patlayıcı testlerine ait.

Ayrıca bu iddiaya kanıt olarak 2022’de Kahramanmaraş’ta yaşanan patlama da gösteriliyor ancak patlama petrol arama faaliyetleri ile bağlantılı değil, işleyen bir boru hattında meydana geldiği bilinoyor. Yine kanıt olarak sunulan, bölgede bir deprem olacağının 2019 yılından beri bilindiği ve gizlendiği bilgisi de yanlış; bölgede 2019’da bir tatbikat yapıldığı doğru ancak AFAD bu türden tatbikatları deprem bölgelerinde sık sık yapıyor.

İddiaların ortaya atıldığı tweet’ler milyonlarca görüntülenme almış durumda. Paylaşımları yapan Yargıç Harmankaya isimli kullanıcı, hesabında türlü komplo teorilerine yönelik paylaşımlar yapmaya devam ediyor…

Depremin sebebine ilişkin bir de HAARP iddiaları var ne yazık ki, hâlâ;

HAARP (Yüksek-Frekans Aktif Auroral Araştırma Programı – High-Frequency Active Auroral Research Program) iddiaları, yıllardır ülkemizde yaşanan pek çok depremden sonra ortaya atılan, imkansızlığı defalarca açıklanmış olmasına rağmen gerçekliği olmayan sözde kanıtlarla tekrar tekrar su üstüne çıkartılan bir konu başlığı.

Özellikle depremler esnasında gökyüzünde beliren ışıkların ‘HAARP silahı’ kaynaklı olduğu ve depremlerinde bu ‘teknoloji’ ile oluşturulduğu iddia ediliyor. Ancak HAARP esasen bir silah değil; ABD’de Alaska eyaletinde bulunan bir tesis. Tesis, iyonosfer katmanına yüksek frekans radyo dalgaları göndererek bölgedeki değişimleri inceliyor. Tesis sayesinde elde edilen bilgiler ile ABD ordusu erişmesi güç denizaltı gibi araçlarıyla kesintisiz iletişim ağları kurmayı başarmış.

HAARP gemisi olduğu iddia edilen bu gemi ise SBX-1 adlı bir radar uyarı sistemi.

HAARP gemisi diye bir şeyin var olduğuna dair de en ufak bir bilgi yok. Ancak ne hikmetse yalnızca komplo teorisyenlerinin ulaşabildiği gizli bilgiler olduğu iddia ediliyor…

HAARP ile ilgili komplo teorileri üretenler yalnızca Türkiye vatandaşları değil. ABD’de de HAARP’ın iklimi değiştirip fırtınalar ve kasırgalar ürettiği iddia ediliyor. Dünyanın her köşesinde HAARP’a bahşedilen diğer akılalmaz yetenekler arasında zihin kontrolü için kullanıldığı gibi şeyler yer alıyor.

Ancak sayısız uzman bu türden bir müdahale ile deprem oluşturmanın mümkün olmadığını, hiçbir bilimsel dayanak da olmadığını tekrar tekrar vurguluyor. Kimi insan faaliyetlerinin küçük depremleri tetikleyebildiği bilinse de hiçbir insan faaliyetinin bu türden büyük depremlere neden olamayacağı bilim insanlarınca sık sık dile getiriliyor.

Depremler sırasında oluşan ışıkların HAARP sebebiyle olduğunu iddia eden görüntüler ise güncel değil. Fakat depremler sırasında ışık oluşabildiği biliniyor. Bu ışıkların “iki tektonik levhanın yanal olarak ve birbirine ters yönde hareket etmesi sonucu oluşan depremler” sonucunda ortaya çıktığında dair pek çok araştırma var ve ışıklar 1960’lı yıllardan beri araştırılıyor. Dünyanın pek çok bölgesinde de gözlemleniyor.

Deprem sonrası Kahramanmaraş’ta volkan patlaması yaşandığı iddiası;

Bölgede yaşanan depremlerin ardından Kahramanmaraş’ta bulunan Kuşkayası Dağı’ndan dumanlar yükselmesi ve siyahımsı sıvı benzeri bir şeyin yayılması, volkan patladı iddialarını gündeme getirdi.

Paniğe neden olan iddialar ile ilgili açıklama yapan uzmanlar, bölgede herhangi bir volkanik aktivitenin olmadığını ifade ederken bölgenin jeolojisinin de böyle bir şeye uygun olmadığı vurgulandı.

Arka arkaya gelen ‘deniz çekildi, deprem geliyor’ haberleri;

Depremin hemen ardından Antalya, İstanbul ve İzmir’de farklı bölgelerde denizin çekildiği haberleri gelmeye başladı. Deniz çekilmesi ile deprem arasında bağlantı kurularak paniğe neden olan haberlerle ilgili uzmanlardan açıklama geldi.

Gelen açıklamalara göre deniz çekilmesi ile deprem arasında herhangi bir bağlantı yok, çekilmelerin sebebi ise kıyılarda güçlü esen poyrazlar gibi meteorolojik olaylar.

Depremlerin hep gece olduğu ve dolunaylı geceler ve gezegenler ile depremler arasında bağlantı olduğu iddiası;

Depremlerle ilgili pek çok kez gündeme gelen bir diğer başlık ise depremlerin hep gece olduğu iddiası. Bu iddia ile ilgili detaylara buradaki içerikten ulaşabilirsiniz ancak kısaca özetlemek gerekirse depremlerin yalnızca gece geç saatlerde olduğu bilgisi doğru değil.

Aynı zamanda dolunayın depreme neden olduğu ve depremlerin hep dolunaylı gecelerde yaşandığı hatta bazı gezegen hareketlerinin depreme neden olduğu gibi bir yanılgı da mevcut. Ancak bu bilgi de doğru değil ve bilimsel herhangi bir dayanağı bulunmuyor. Deprem ve dolunay arasındaki ilişkiyi inceleyen bazı araştırmalar bulunsa da, elde edilen sonuçlar aralarında hiçbir bağlantı bulunmadığını tekrar tekrar kanıtlıyor.

Kahramanmaraş depremlerinin en büyük kara depremi olduğu ve yüzyılın en büyük depremleri olduğu iddiaları;

Ülkemizde yaşanan bu iki büyük depremin çok büyük depremler olduğu doğru. Pek çok uzmanın bu depremleri ‘yüzyılın en büyük depremlerinden’ olarak adlandırdığı da doğru.

Ancak depremin en büyük deprem olduğu bilgisi yanlış. Dünyanın farklı köşelerinde okyanusta ya da karada gerçekleşen çok sayıda büyük deprem yaşandı.

Ancak ne yazık ki bazı uzmanların görüşleri çarpıtılıyor. Görüşleri çarpıtılan pek çok uzman, arka arkaya açıklamalar yaparak bu rezaleti açıklığa kavuşturmaya çalışıyor…

Örneğin Anadolu Ajansı tarafından yayınlanan bir haberde İspanyol sismolog Jordi Díaz Cusí’nin “Kahramanmaraş’ta 9 saat arayla 2 büyük deprem oldu. Bu, çok az gördüğümüz bir durum. Japonya’dakine göre salınan enerji miktarının 30 kat daha fazla olduğunu söyleyebiliriz.” dediği bilgisi yer alıyor.

Ancak sismolog, böyle bir şey söylemediğini, bunun mümkün olmadığını belirterek “Aslında röportajda Türkiye depremlerinin birkaç yıl önce Güney İspanya’da yaşadığımız depremlerden daha büyük olduğunu belirtmiştim…” şeklinde bir açıklama yaptı.

Depremlerin önceden tahmin edildiğine dair ‘astrologlara’ ya da sosyal medya kahinlerine dayandırılan haberler;

Sosyal medyada pek çok yerde depremi bilen astrologlara ya da ‘kahinlere’ dair haberler görmüş olabilirsiniz. Ancak hatırlatmakta fayda var; depremlerin şiddetini, yerini ve tarihini kesin olarak bilmek bilimsel olarak mümkün değil.

Bu kahinlerin nasıl ‘bildiğine’ yönelik hazırladığımız içeriğimize buradan ulaşabilirsiniz.

Deprem olması için gizli bir silahla müdahaleye, depremler hakkında bilgi için kahinlere gerek yok!

Türkiye, dört bir yanından fay hatları geçen bir deprem kuşağında yer alıyor. Bilim insanları, fayların geçmiş aktivitelerini inceleyerek hangi bölgelerde ne büyüklükte depremler olabileceğine dair sayısız araştırma yapıp açıklamalarda bulunuyor.

Böylesine bilinen bilimsel bir gerçeği acı bir şekilde deneyimlediğimizde, depreme neden olan ‘dış güçler’ ve gizli silahlar aramak ya da önceden bilen kahinlerin cazibesine kapılmak tek bir şekilde ifade edilebilir; CAHİLLİK!

Yapmamız gereken sorumluları dışarıda aramak değil; bir deprem bölgesi olan ülkemizde binaların neden hâlâ iş bilmez müteahhitler tarafından yapıldığını, neden işleyen bir afet planımız olmadığını, imar affı gibi uygulamaların nasıl yapılabildiğini, sayısız uyarıya rağmen bu ülkenin bilim insanlarının neden dinlenmeyip ‘felaket tellalı’ ilan edildiğini sorgulamak…

Komplo teorileri üretip gerçek olmayan şeylere enerji harcamak yerine gerçekleri görmeyi denersek, belki de aynı felaketleri tekrar tekrar yaşamayız…

İLGİLİ HABER

İLGİLİ HABER

İLGİLİ HABER