Dronelarla İnsan Avından Yapay Zekâlı Fişleme Sistemlerine: Teknoloji, Hayatımızı Nasıl Gerçek Bir Distopyaya Çevirdi?

Dronelarla İnsan Avından Yapay Zekâlı Fişleme Sistemlerine: Teknoloji, Hayatımızı Nasıl Gerçek Bir Distopyaya Çevirdi?

Teknolojinin hayatımızı ne kadar kolaylaştırdığından, bizi ne kadar ileri taşıdığından hep bahsediyoruz. Peki hiç diğer pencereden bakıp yaratılan korkunç ve distopik manzarayı gördünüz mü?

Parmak izi, yüz hatta iris tanıma, dronelar, vatandaş puanlama sistemleri, internet kısıtlamaları, yasaklar, konum takipleri, sosyal medya propagandaları, yalan haber servisleri ve daha fazlası.

Teknoloji bir yandan hayatımızı kurtarırken, bir yandan insan hakları ihlallerine yol açan ve kimi devletlerin kötüye kullandığı yanlarıyla geleceğin ne kadar karanlık olabileceğini hatırlatıyor. Son yıllarda artan uygulamalarla teknolojinin ‘güçler’ tarafından kötüye kullanımının bizi nasıl bir distopyaya hapsetmeye başladığına örnekler üzerinden göz atalım.

‘Haberi bir tek benden alabilirler, bir tek benim doğru dediğime inanabilirler’ diyen hükümetler, internet kısıtlamaları ve sosyal medya yasakları ile defalarca halklarını dünyadan soyutlamaya çalıştı.

Dünya üzerinde pek çok ülkede Facebook, Twitter, Instagram gibi platformlar yasaklılar listesinde. İşi bambaşka bir boyuta taşıyıp koca ülkeye internet kısıtlaması getirenler bile var.

  • Örneğin İran, yaşanan son protestolar sonrası ülkede internet erişimini tamamen kapatmayı denedi. Sosyal medyayı yasakladı.
  • Halkının olan biteni yalnızca kendi kaynaklarından öğrenmesini isteyen Rusya, geçtiğimiz aylarda büyük bir sosyal medya yasağı getirdi.
  • Çin ise bu konuda zaten mimli. Ülkenin kendi sosyal medya platformu var ve diğer platformlar yasaklı; ancak ülkenin kendi platformun tüm verileri doğrudan hükümete rapor ediliyor…
  • Kuzey Kore bu konuda en ‘şok edici’ uygulamaları yürüten ülkelerden biri. Ülkede internete erişim yalnızca devlet kurumları ve bazı seçili üniversitelerde var. Ancak bu da dışa oldukça kapalı bir internet…
  • Nijerya, Türkmenistan ve Hindistan da geçmişte ‘devlet ve kamu güvenliğine zarar vermesi’ gibi gerekçelerle defalarca TikTok, Twitter, Facebook ve VPN uygulamaları gibi internet erişim araçlarını yasakladı.

Yıllar içerisinde farklı gündemlere bağlı olarak ülkemizde de farklı yasaklarla karşılaştık. Bu yasaklar kalıcı olmasa da, yaşandığı dönemde büyük tartışmalara neden olmuştu.

Pek çok uygulama, verileri hükümetlerle paylaşıyor. Mesajlar, medyalar ve daha fazlası denetim altında tutuluyor

Bu konu büyük tartışmalara sebep olsa ve pek çok teknoloji devi ‘yalnızca gerekli durumlarda’ veri paylaştığını söylese de, hükümetler teknoloji şirketleri üzerinde baskı kurarak ‘kişisel veri gizliliği’ ihlaline yol açacak olsa bile verilerimize ulaşabiliyor.

Hukuki engellere takılan hükümetler ise yeni gereklilik maddeleri yaratarak ‘bize bu bilgileri vereceksiniz’ demenin türlü yollarını buluyor.

Telegram gibi veri gizliliği ile öne çıkan uygulamalar bile sık sık talep edilen verileri gerekli koşulları sağlamamasına rağmen hükümetlere sunmakla suçlanıyor. Facebook’un FBI’a sürekli veri sağladığı, Twitter’ın benzer adımlar attığı yıllar içinde çıkan türlü haberlerle tekrar tekrar ortaya konuyor.

Huawei de bu konuda büyük tartışmalara dahil olan şirketlerden biri. Şirket her ne kadar kabul etmese de Çin hükümetine veri sağladığı iddiaları uzunca dönem gündemi meşgul eden konulardan biriydi.

Dronelar vatandaş avına çıkıyor, yapay zeka ve yüz tanıma sistemleri herkesi her an takip ediyor. Bütün bunlar bize kısaca ‘Big brother is watching you’ diyor

  • Çin’de güvercin gibi görünen dronelar insanları izliyor, konumlarını ve ne yaptıklarını an an kaydediyor. Yapay zeka ve yüz tanıma sistemleri ile izlenen vatandaşlar ‘puanlanarak’ Black Mirror bölümünden fırlamış gibi bir hayat yaşıyor.
  • Yine protestoların devam ettiği İran’da hükümet, yayınladığı video ile vatandaşlarına ‘dronelarımız sizi izliyor, hareketlerinize dikkat edin’ mesajını bağıra bağıra veriyor.

Aslında, tüm dünyada her yerde karşımıza çıkabilen kameralar biz farkında olmasak da bunu sürekli yapıyor. Her adımımız her an takip ediliyor.

Yazılanlar, izlenenler, söylenenler takip ediliyor. Hükümetler kendisi gibi düşünmeyenleri cezalandırmak için sosyal medyayı kullanıyor

Dünyanın pek çok ülkesinde sosyal medyada yapılan tüm paylaşımlar takip ediliyor ve suç olarak nitelendirilerek cezalandırılıyor.

  • Çin’de herhangi bir ‘paylaşım’ ya da sosyal medya hareketi denetlemelere takılarak suç olarak nitelendirilebiliyor. Hesaplar, internet siteleri kapatılıyor.
  • Rusya da bu konuda sıkça malzeme veren ülkelerden biri. Ülkede daha geçtiğimiz aylarda Ukrayna savaşı ile ilgili muhalif söylemler, haberler, paylaşımlar ve yayınlar yasaklandı. Öyle ki sosyal medyada Ukrayna savaşına ‘savaş’ demek suç haline geldi.
  • Amerika ve Avrupa ülkelerinde ise bu durum ‘terör’ gibi başlıklar altında paylaşımların ve verilerin denetlenmesi gibi olaylarla karşımıza çıkıyor. Ancak bu uygulamalar da zaman zaman veri gizliliği ihlali ve ‘keyfi’ olarak nitelendirilerek tartışmalara yol açıyor.

Son dönemde ülkemizde de benzer bir tartışma yaşanıyor. ‘Sosyal medya yasası’ tartışmaları devam ederken yeni bazı maddeler ‘sansür etkisi yaratacağı’ ve ‘ifade özgürlüğüne engel olacağı’ yönünde eleştiriler aldı.

İLGİLİ HABER

Sosyal medyanın ve teknolojinin gücünü vatandaşın elinden alan hükümetler, korku ve sindirme aracı olarak kullanıp kendi ellerini güçlendiriyor

İran’da devam eden protestolar, teknolojinin günümüzde nasıl her şeyle iç içe geçtiğinin en çarpıcı örneklerinden biri. Sosyal medyada güçlenen protestolar, dronelarla korku atmosferi oluşturulup bastırılmaya çalışılıyor.

Seslerini duyurmak için ellerindeki tek koz olan sosyal medyayı kullanan İranlılar, dronelarla fişlenip ardından tutuklandıkları kendi ülkelerinde, idamla cezalandırılıyorlar.

Dünyada benzer olayları her gün daha şiddetli örneklerle görmeye devam ediyoruz. Teknolojiyi kendi gücünü pekiştirmek ve kendi insanını sindirmek için kullanan hükümetlerin insan hakları ve kişisel veri ihlallerine varan uygulamalarla ilerlediği nokta, ne yazık ki gerçek bir distopya.

Nineteen Eighty-Four – 1984 filminden bir sahne (1984)

İsteğimizse tüm bunların son bulması. Ancak ne yazık ki iyimser olmak tüm bunlar yaşanırken çok zor…

İLGİLİ HABER

İLGİLİ HABER