Enkaz Altından Kurtarma Çalışmalarında Ekipler Tarafından Kullanılan Teknolojiler

Enkaz Altından Kurtarma Çalışmalarında Ekipler Tarafından Kullanılan Teknolojiler

Bizler için zorlu bir imtihan olduğu su götürmez bir gerçek olan 6 Şubat trajedisi sadece Türkiye’de değil, yurt dışında da büyük bir şokla karşılandı. Öyle ki, dünyanın dört bir yanından ülkemize insani yardımlar gönderen hemen hemen çoğu ülke, kurtarma ekiplerini de göndermeyi esirgemedi.

Günümüzdeki deprem sonrası kurtarma çalışmaları, artık geleneksel yöntemlere pek başvurulmadan gerçekleştiriliyor.

Ortaya çıkarılan yeni teknolojiler ve sağladıkları yeni olanaklar sayesinde afet mağdurları, artık daha tez vakitte ve daha güvenli yöntemlerle kurtarılabiliyorlar (Her ne kadar hâlâ çok yetersiz kalınsa da).

AFAD’ın alan taraması yapan uydu teknolojileri bunlardan biri.

AFAD, “Afet Sonrası Anlık Görüntü Aktarımı Projesi” gibi teknolojilerden faydalanarak enkaz alanlarını detaylıca analiz edebiliyor ve buna göre plan yapabiliyor.

“AYDES – UZAL” ve “AYDES – Kitle Kaynak” yazılımlarının kullanıldığı bu teknolojilerde nesne tabanlı görüntü analizi, doku analizi, yeni iki ve üç boyutlu haritaların oluşturulması ve havadan fotoğraflama gibi yöntemlerden faydalanabilmek mümkün.

AFAD uydularına entegre bir şekilde kullanılabildiği bilinen birkaç başka teknoloji ise elektro-optik uydu teknolojileri ve “Sentetik Açıklı Radar” (SAR).

Depremi adeta başa saran bir cihaz: Deprem Simülasyonu Cihazı

Son günlerde özellikle de İsrailli kurtarma ekipleri tarafından kullanıldığı bilinen bu teknoloji, çıplak gözle hiçbir anlam veremediğimiz bina enkazlarının deprem öncesinde nasıl olduklarını simüle edebilmesi bakımından adeta bir devrim niteliğinde.

Cihaz, öncelikle çoktan çökmüş olan binanın enkazını tarıyor ve binanın nasıl yıkılmış olabileceğine dair olabildiğince gerçeği yansıtan simülasyonlar oluşturuyor. Depremzedelerin nerelerde oldukları, depremzedelere ulaşabilmek için enkazın nerelerinden tüneller açılması gerektiği ve enkazın hangi kısımlarına müdahalenin tehlikeli olabileceği gibi hayati önem taşıyan bilgiler konusunda çoğunlukla doğru tahminlerde bulunabilen bir teknoloji.

Simülasyonda oluşan sonuç gerçek sonuçla eşleştiğinde kurtarma ekipleri, depremzedelerin konumlarına doğru ufak tüneller açıyorlar ve onlara vücut ısılarını korumalarını sağlayacak miktarda besine ilaveten küçük cep ısıtıcıları gönderiyorlar. Böylelikle kurtarma çalışmalarına başlanmadan önce depremzedelerin vücut ısılarının korunacağından emin olunuyor ve kurtarma işlemleri, güvenli bir şekilde devam ediyor.

Hayatta kalan olup olmadığını beden ısısıyla tespit edebilen bir teknoloji: Isıya Duyarlı Enkaz Tarama Kameraları (Termal Kameralar)

()

Enkaz altındaki kişileri tespit ederekten kurtarılmalarını sağlayabilen bu kameralar, özellikle deprem sonrası kurtarma çalışmalarında kullanımına öncelik verilen teknolojilerden.

Kamerada kırmızı renk ve tonları, kişilerin beden ısılarını ve dolayısıyla yaşam belirtilerini göstermekte. Başka bir deyişle, depremzedeler kameraya kırmızı olarak yansıyorlarsa hayatta oldukları anlaşılabiliyor. Bu sayede, taranan enkazın altında kırmızıya ve tonlarına rastlandığında, depremzedelerin hayatta olup olmadıkları sorgulanabiliyor ve hayatta iseler müdahaleye geçilmesi gerektiğine kanaat getirilebiliyor.

  • Görüntüler, doğudaki afet alanlarımızdan birinde çekilmiş.

Göklerdeki cankurtaranlarımız: İnsansız Hava Araçları (İHA)

İnsanların ulaşamadıkları yerlere ulaşabilen ve büyük alanların hızlıca taramasını yapabilen insansız hava araçları, kısa sürede binlerce hayat kurtarabilmesi dolayısıyla hem kurtarma ekipleri hem de depremzedeler için adeta birer cankurtaran.

Başlıca işlevleri alan taraması ve enkaz tespiti olan insansız hava araçları, özellikle de az önce bahsettiğimiz ısıya duyarlı kameralara entegre edildiklerinde enkaz altında hayatta kalanları tespit etmeyi kolaylaştıran araçlar. Genellikle Çin’in ve İsrail’in kurtarma ekiplerinin kullandığı insansız hava araçlarına ilaveten, Bayraktar TB2 ve Bayraktar Akıncı insansız hava araçlarının da kurtarma çalışmalarına eşlik ettikleri bilinmekte.

  • Görüntüler, Çin’in gönderdiği bir insansız hava aracı alan taraması yaparken çekilmiş.

Kişileri kalp ritimlerinden tespit edebilen bir cihaz: Kalp Atışı Tespit Cihazı (FINDER MK4)

Enkaz altında kalanların kalp atışları için taramalar yaparak çalışan bu küçük cihaz, az önce bahsettiğimiz ısıya duyarlı kameralara benzer bir mantıkla çalışıyor.

Cihaz, taranması amaçlanan alana düşük fakat güçlü mikrodalga sinyalleri gönderiyor ve bu sinyallerin kalp atışlarına yahut nefes alımlarına denk gelip düzensizleşmeleri durumunda, birilerinin hayatta olduğuna kanaat getirilebiliyor.

Bu cihaz, aynı zamanda insanların ve hayvanların kalp ve nefes ritimlerini ayırt edebilmesi bakımından bahsettiğimiz diğer teknolojilere kıyasla daha güvenilir verilere erişim sağlayabilmekte.

Duvarların ötesini tarayabilen ve genelde harekâtlarda kullanılan bir teknoloji: Duvar Arkası Radar Sistemi (DAR)

Kısaca “DAR” olarak da bilinen bu sistem, enkaz yahut duvar altında kalan depremzedelerin hayatta olup olmadıklarını tespit edebilmesi bakımından bir başka olmazsa olmaz.

Bu sistem, ultra geniş bant (UGB) sinyallerinden faydalanarak kapalı alanlardaki hareketlenmeleri takip etmeyi ve depremzedelerin hareket etmeleri durumunda tespit edilebilmelerini sağlıyor. Kullanımı esnasında en yaygın tercih edilen yöntemlerden biri, enkaz altında kalan kişilerden ellerini sallamalarını veya herhangi bir başka şekilde hareket etmelerini rica etmek. Depremzedenin hareket etmesi durumunda kurtarma ekibi, enkaz altında birilerinin hayatta olduğuna kanaat getirebiliyor ve kurtarma çalışmalarını başlatabiliyor.

Afetlerdeki yaygın kullanımlarına ilaveten DAR sistemleri, ülkemizde günümüze kadar terörle mücadele ve rehine kurtarma gibi başka kritik görevler de üstlenmişti.

Nefes ritimleri tespit ederekten enkaz taraması yapmak için biçilmiş kaftan: Karbondioksit Dedektörleri

Bu cihaz, kişilerin nefes alış-verişlerini analiz ve tespit ederek enkaz altından çıkarılabilmelerine yarıyor.

Deprem gibi büyük hasarlara yol açan afetler sonrasında nefes alış-veriş şeklimiz dahil çoğu biyolojik aktivitemiz, hayatta kalma içgüdülerimiz tetiklendiği için büyük artışlar göstermektedir. Bu durum, karbondioksit salınımının artışına ve dolayısıyla depremzedelerin bu sayede tespit edilebileceklerine bir işaret.

  • Görsel, Nepal’de gerçekleşen bir deprem sonrasında karbondioksit salınımlarının artışına dikkât çekmekte.

Bu teknolojilerin eksik olmaları durumunda kullanılan geleneksel kurtarma yöntemleri ve tekniklerine de değinmezsek olmaz.

Söz konusu tekniklerden en bilineni ve ülkemizde en yaygın başvurulanı, enkazların kepçeler gibi ağır araçlarca kazılmasıdır. Olabildiğince fazla büyük enkaz parçası, kepçelerle kaldırıldıktan sonra kurtarma işleminin kalanı, uzmanlara düşüyor.

Uzmanlar, ne olur ne olmaz diye enkazı son bir kez daha tarıyorlar. Kurtarma işleminden önce ve işlem esnasında faydalandıkları bazı diğer teknikler ve teknolojileri şöyle sıralayabiliriz:

  1. Esnek çubuklara video kayıt cihazları ekleyerekten enkazın dar kısımlarının analizi.
  2. Kurtarma köpeklerinin gelişmiş koku alma duyularından faydalanmak.
  3. Eldeki tüm teknolojilerden, ağır araçlardan ve yöntemlerden faydalanıldığında da ele eldiven geçirip kazıyı bizzat manuel olarak yapmak.
  • Kaynaklar: NASA, United With Israel, Bir AFAD Gönüllüsü, Daily Sabah, Times of Israel
İLGİLİ HABER

İLGİLİ HABER