Eskiden Gündelik Bir Kıyafet Olan "Takım Elbise" Nasıl Ortaya Çıktı?

Eskiden Gündelik Bir Kıyafet Olan “Takım Elbise” Nasıl Ortaya Çıktı?

Günümüzde takım elbise; birçok iş yerinde, mahkeme gibi resmiyet gerektiren yerlerde veya şık giyinilmesi gereken zamanlarda tercih edilen vazgeçilmez bir kıyafettir. Tarih içinde birçok değişime uğrayarak günümüzdeki bu kullanımlarına kadar gelmiştir.

Genellikle erkeklerle özdeştirilen takım elbise bazıları için çok sevilen bir kıyafetken bazılarının katlanamadığı bir giyim şeklidir. “Resmiyet, saygınlık ve uygunluk” gibi kavramların sembolü olarak da görülür.

Takım elbise, Fransızca’da “suivre” yani “takip etmek” teriminden gelerek İngilizce’de “suit” olarak yerini almıştır. Bu da “ceketin pantolonu takip etmesi” veya “pantolonun ceketi takip etmesi”, kısacası birlikte uyumları olarak yorumlanabilir. Peki bugünkü takım elbisenin geçmişten gelen ilginç serüvenini ve ilk olarak nasıl ortaya çıktığını öğrenmek ister misiniz?

Günümüzdeki takım elbiselerinin ilk çıkış noktası İngiltere.

17. yüzyıla gittiğimizde İngiltere’deki “Royal Court”ta halkın “kraliyet moru” giymesi, kürklere sahip olması, saten veya kadifeden yapılmış giysiler giymesi yasaklanmıştı çünkü böyle gösterişli ve süslü görünüme yalnızca saray mensupları sahip olabilirdi.

17. yüzyılın ortalarına kadar devam eden bu kural modern takım elbisenin yaratılmasına yol açtı ve yeni bir kıyafet yönetmeliğinin ortaya çıkmasına zemin hazırladı.

“Kara Veba” döneminde monarşiyi riske atmak istemediler.

1965 senesinde Veba salgını başladığında saray mensuplarının kıyafetleri biraz tehlikeliydi çünkü böylesine korkunç bir dönemde gösterişli görünümleriyle ortalıkta gezmek uygun değildi. Bu durum, monarşiyi de tehlikeye sokuyordu.

Bu sebeple Kral II. Charles, saray mensuplarından kıyafetlerini biraz daha gösterişten uzak seçmelerini emretti. Saray mensupları da bu emre uyarak gri, kahverengi ve lacivert tonlarında; vücuda oturan pantolonlar ve tunikler giymeye başladılar.

Bu sade kıyafetler zaman geçtikçe özel kıyafetler oldular.

18. yüzyılda ilk kez “sabah takımları” giyildi ve bu takımlar üst sınıfa mensup kişiler arasında çok popüler oldu. Sabah takımları, smokinlerin daha gündelik versiyonlarıydı.

Bir süre sonra, akşam buluşmaları ve etkinlikleri için oldukça popüler hâle gelecek smokinler icat edildi. O dönemlerde Londra’nın Savile Row terzileri (bugün de terziler sokağı olarak bilinen Savile Row sokağında terzilik faaliyetleri devam ediyor) üst sınıflar için harika takımlar üretmeleriyle ünlü oldular.

Beau Brummell giyim kalıplarını reddederek bugünkü iki parçadan oluşan takım elbiseyi ortaya çıkardı.

19. yüzyıla geldiğimizde “erkek modası” denince en önemli isimlerden biri Beau Brummell karşımıza çıkıyor. Kendisi; zamanın popüler fraklarını, perukları, tam boy pantolonları ve basit ceketleri reddederek erkek giyimine yeni bir soluk getirdi.

Beau Brummell’dan önce Fransız sarayından etkilenen ağır işlemelere ve süslemelere sahip erkek giyimi, Brummell ile günümüzdeki takım elbisenin çok benzeri bir takım ortaya çıktı.

Viktorya döneminde takım elbise gündelik bir giysiydi.

Günümüzde takım elbise birçoğumuz için resmî bir giysidir ancak Viktorya döneminde durum tam tersiydi. Gündelik kullanıma uygun olarak giyilmesi amaçlanan bu takım elbiseler genellikle bir yelek ile giyilirdi.

20. yüzyıla geldiğimizde takım elbiseye dair pek bir şey değişmedi.

20. yüzyılda, takım elbiselerin yalnızca ceket uzunluğu, ilikleme yerler, boğaz yüksekliği, yaka genişliği, kullanılan kumaşın türü gibi ufak tefek ayrıntıları değişti.

“Edward Dönemi”nde takım elbise giderek daha popüler hâle geldi.

Edward Dönemi olarak da bilinen 1900’lerin ilk on yılında takım elbise popülerliğini arttırarak kullanılmaya hızla devam etti.

2. Dünya Savaşı döneminde takım elbiseler minimalizm ile karakterize edildi ve gri takım elbiseler profesyonel günlük kullanım için tercih edilmeye başladı. Kumaştan tasarruf etmek adına dar yakalara sahip ve manşetleri olmayan ince kesimli pantolonlar üretildi.

Savaş sonrası isyan, takım elbiseleri de etkiledi.

Kumaştan tasarruf dönemi bittiğinde bazı insanlar savaş öncesi takım elbiselerine geri döndüler. Yakalar genişledi ve pantolonlar pilelendi. Artık merkezi ısıtma sistemi olduğundan içe giyilen ceketler ortadan kalktı.

50’lerin sonunda, “mod kostümü” olarak bilinen takım elbiseler dar kesimli ve dar yakalılardı. Pileleri olmayan, ince ve düz kesim pantolonlarla giyilirlerdi. Bunun en güzel örneklerini dönemin meşhur sanatçıları Frank Sinatra ve Rat Pack’te görebiliriz.

1970’lerdeki John Travolta’yı hatırlayın!

1970’lere geldiğimizde takım elbiseler hâlâ nispeten dardı ancak büyük yakalara sahiplerdi. Bu dönemin takımları daha çok disko kültürünün parçasıydı. “Saturday Night Fever” filmindeki John Travolta’yı hatırladınız mı?

1980’ler ve tabii ki Armani.

80’lerdeki takım elbise figürünün temeli Giorgio Armani tarafından atıldı. Bu dönemde Armani çok keskin bir takım elbise imajı yarattı. Omuzları geniş bir ceket, alçak boğazlar, küçük ilikler…

2000’li yıllarda tekrardan 1940’lara dönüldü!

80’lerin ve 90’ların bol takım elbiseleri 2000’lerde terk edildi ve 40’larda gördüğümüz minimalist tarza geri dönüldü. Takımlar yalnızca incelmedi, aynı zamanda kısaldı ve ilikleri yükseldi, pantolonlar kısaldı, ceketlerin yakaları darlaştı.

Ve günümüz…

Son yıllardaki takım elbiseler; ince kumaşlara, dar pantolonlara, oturan omuz kesimlerine sahipler. Çoğu ceketin boyu geçmişe göre daha kısa ve kalçanın üst kısmında yer alıyor.

Yıllar boyu yüzlerce değişime uğrayarak gelen takım elbiseler farklı dönemlerde farklı amaçlar için kullanılarak günümüzdeki resmî takım elbise hâlini almışlar.

  • Kaynaklar: Souster and Hicks, GQ, Gentlemans Gazette
İLGİLİ HABER

İLGİLİ HABER