Facebook’un Tanınan Olduğu Yıllarda Milyonlarca Kişinin Sazan Üzere Atlayıp İnandığı Söylentiler (Fazlasıyla İğrençlik İçerir!)

İnternetin yeni yeni tanınan olduğu dönemlerde etkileşim hedefiyle paylaşılan bilgi kirliliğinden kaçınmak evvelce imkânsızdı. Her gördüğümüz yanlış bilgiye ve teoriye balıklama atlıyor, kendimizce dedektifçilik oynuyorduk. Günümüzdeki üzere bilgileri teyit edebileceğimiz siteler olmadığı için yanlış bilgiler de paylaşıla paylaşıla yayılıyor, palavra bilgiler bazen haber kanallarında bile gerçekmiş üzere paylaşılıyordu!

Okuduğunuzda “Keşke eskisi üzere pak olsaydım.” diyeceğinizi garanti ediyoruz, haydi gelin başlayalım…

Hepimizin hayatında bir defa olsun gördüğü, çocukluğumuzun müthiş düşü ‘Kur’an-ı Kerim’i Yırtan Kız’ yalanı

Özellikle Facebook vakitlerinde hepimiz bir defa olsun bu görseli görmüşüzdür. Küçüklüğümüzde her yerde paylaşılır, hayallerimize girerdi. İnternetin pek yeni olduğu o dönemlerde kimse bu olayın aslını astarını araştırmamış, körü körüne birçoğumuz inanmıştı! Bu olayındaha sonrasında yalan olduğu ortaya çıkmıştı.

Olayı kısaca özetlemek gerekirse; bu fotoğraf aslında Nijerya’dan bütün dünyaya yayılmış, ülkemizde de epey konuşulmuş sansasyonel bir internet palavrası haline gelmişti.Görsel, Facebook üzerinde birinci kere paylaşıldığında “Ummanlı bir kız, Kur’an okuyan annesine öfkelenir ve Kur’an’ı diğer yerde okumasını söyler. Annesi bunu reddedince kız bu duruma sonlanır ve annesinin elindeki Kur’an-ı Kerim’i alıp yere atar. Sonra da fotoğraftaki maymuna benzeyen yaratığa dönüşür” yazısıyla paylaşılmıştı.

Böyle bir olayın yaşanmadığını söylememize gerek kalmadığını düşünerek aslında bu fotoğrafın Patricia Piccinini adlı bir sanatkara aitKertenkele-kız heykeli olduğunu vurgulayalım. Sanatkarın eserleri insan-hayvan melezi canlıları andırdığını söylemeden geçemeyeceğiz!

Coca-Cola’nın tersten okunduğunda ‘Allah yok, din yalan’ manasına geldiği argümanı ise tam bir saçmalığın daniskasıydı!

Bu argüman ilk ortaya atıldığında bütün internet alemini kasıp kavurmuş, Coca-Cola hakkında önemli bir boykot başlatılmıştı. Bilhassa Facebook ile yeni tanışan büyüklerimiz bu asılsız argümana çabucak inanıyor, her yerde paylaşarak daha fazla yanlış bilgininortada dolaşmasına vesile oluyordu.

Bu tez o kadar yayıldı ki, Coca-Cola bu durum hakkında resmi bir açıklamada bulunmuştu: “Coca-Cola’nın tersten yazılışı rastgele bir mana taşımıyor. Coca-Cola’nın ismi, sırf iki “C” harfinin yan yana estetik duracağı kanısından ortaya çıktı ve logo tasarımı da bugüne kadar hiç değişmedi. Bahis ile ilgili Diyanet İşleri Başkanlığının görüşünü inceleyebilirsiniz.”

Bu hususa yönelik Diyanet İşleri Lideri bile açıklama yaparak “Şirketiniz logosunun zıddından yazılışı dikkatle incelendiği halde Arapça yazıyla ilişkilendirilememiştir. Münasebetiyle logonun tersten yazılışı rastgele bir mana tabir etmemektedir.” sözlerini kullanmıştı.

Sadece İstanbul Boğazı’nda bulunan Contorium elementi… Element uydurmak terimi tam olarak buradan geliyor olsa gerek!

Milyonlarca insanın masonları ve illuminatiyi tartıştığı bu periyotta, her şey 2007’de “ortamvirusu” isimli bir Ekşi Kelamlık müellifinin “İstanbul Boğazı’nın derinliklerinde bilinmeyen bir element var. Bu elementin ismi Contorium ve çıkarmamıza müsaade vermiyorlar” isimli entry’siyle başlamıştı. Hatta bu olayı daha da inandırıcı yapmak için kendisi bir görüntü hazırlayıp internete sürmüştü. Bilgi kirliliğinin bir oldukça müsait olduğu eski internet ortamında da bu görüntü büyük bir ses getirmişti.

Herkes bu görüntüyü konuşuyor,hükûmet​ yetkililerine bu olmayan element soruluyordu. Ekşi Kelamlık muharririne e-postalar yağıyor, önemli ciddi bu elementin nerede yer aldığını herkes merak ediyor, araştırmak istiyordu.

Kendisinin açıklamasına nazaran “Contorium, en kolay tabirle olmayan bir madenin viral reklamı. Büsbütün benim uydurduğum bir söz. Ben Contorium’u, internetteki bilgi kirliliğini ortaya çıkarmak, komplo teorilerinin bir kısmıyla dalga geçmek ve kendisine sunulanı sadece işine geldiği için araştırmadan inanan zihniyeti eleştirmek için yazdım.”

Ancak bu türlü efsanelere inanmaya bir oldukça açık olan milletimiz bu hususa balıklama atlamış, müellifin yalanlamasına karşın “Kesin hükûmet bunun üstünü örtmek istedi, Contorium diye bir element var.” kanılarına bürünmüştü. Kim bilir tahminen de birden fazla hâlâ bu palavraya inanıyor.

Ekşi Kelamlık müellifinin Teyit isimli YouTube kanalıyla yapmış olduğu görüntüde, olay hakkında ayrıntılı açıklamaları mevcut. 

Ünlü komedyenin bâtın fantezisi… Birlikte olduğu bayanın üstüne dışkısını yapması olayı! (İnanın biz de nasıl sansürleyeceğimizi şaşırdık)

Cuma gecelerinin vazgeçilmez programını sunan ünlü komedyen hakkında ortaya atılan argümanlar akılalmaz boyutlardaydı! Savlara nazaran birlikte olduğu bayanın üstüne dışkısını yapmafantezisi olan ünlü komedyen, toplumsal medyada büyük ses uyandırmıştı. Bunun gerçek olmadığına inanmak istiyoruz.

Afyonkarahisar’da Queen Konseri.

Yine bir Ekşi Kelamlık troll’ü olan bu olay, zamanında internette büyük ses getirmiş, kullanıcıları hayrete düşürmüştü. Pek natürel bu olayın palavra olduğunu söylememiz yanlış olmaz lakin bu olayın gerçekleşmiş olabileceğini düşünmek bile başka bir güldürü. Biz de sizler için Freddie Mercury’nin eline Afyon sucuğu tutuşturduk!

Yalan birinci ortaya atıldığında, 14 Temmuz 1987’de Büyük Taarruz’un 65. Yılı nedeniyle konserin düzenlendiğini, Freddie Mercury’nin ‘Emirdağı Birbirine Ulalı’ türküsünü söylediğini, ünlü solistin sahneye sarı ceketle çıktığını ve seyircilere büyük övgüler yağdırdığını yazmışlardı. Troll öylesine büyümüştü ki sahte bir röportaj bile hazırladılar, natürel söyledikleriyle altyazı hiçbir halde uyuşmuyordu!

Ünlü Rapçi Eminem’in annesiyle birlikte olup kaburgalarını aldırdığı yalanı! 

“Eminem, kaburgasını kendine oral yapmak için aldırmış”, “Eminem, annesiyle birlikte olmuş, annesi zati yolluymuş!” palavralarını duymayanımız var mı? Hatta bunun bir değişik versiyonu da ünlü müzikçi Marilyn Manson için de mevcut.

Söz konusu tezlere göre Marilyn Manson’a özenerek kaburgalarını aldıran Eminem, tıpkı vakitte kendine oral yapabilmek için de yapmış bunu! Doğal bütün bunlar sadece sav olarak kaldı.

“Avril Lavigne öldü, onun yerine geçen kişi aslında dublörü Melissa Vandella.” palavrası.

Avril Lavigne’in dedesini kaybetmesi üzerine geçirdiği ağır bir depresyon sonucu 2003 yılında intihar ettiğini argüman eden şahıslar, onun yerine dublörü Melissa Vandella’nın geçtiğine inanıyordu.

Hayranları kendilerini o kadar çok kaptırdılar ki tek tek Avril’in fotoğraflarını inceleyip kendilerince detay yakalamaya çalışıyorlardı, bu olayı takıntı eden kimi hayranlar ünlü müzikçinin kollarındaki bene kadar sayıp bunu gerçekmiş üzere paylaşıyordu! Yıllar geçmesine karşın hiçbir yaşlılık belirtisi vermemesi de hayranların gözünde bu argümanları doğrular nitelikteydi.

Bu olay, ünlü müzikçinin kulağına kadar gitti ve bu mevzu hakkında açıklama yapmak zorunda kalarak “Bu yalnızca saçmalıktan ibaret bir internet dedikodusu, insanların buna inanması beni hakikaten çok şaşırttı. Çok garip değil mi? Büsbütün tıpkı görünürken beşerler “Aman Yaradanım, o öldü!” diyor. İnsanların sıkıldığını ve konuşacak bir şeye gereksinim duyduğunu düşünüyorum.” kelamlarını kullanmıştı.

Bu içeriği 10 şahsa gönderirsen mucizelerle karşılaşacaksın! (Keşke o denli olsa)

Bu iletileri birinci kimin çıkardığını hakikaten çok merak ediyoruz! Zamanında annemiz-babamız için az mı bu iletileri paylaştık. Saf kalbimizle, eğer iletisi yayarsak gerçekten onları koruyabileceğimizidüşünürdük. En tanınan internet palavralarından birisiydi.

Düşündüğümüzde hiçbir kâr elde edilemeyecek bu mesajlarda kim nasıl oldu da bu iletileri yayma gereğinde bulundu diye merak etmedik değil.

1 Beğeni=4 TL mi? Günümüz kurallarına nazaran hesaplarsak uygun para aslında…

Özellikle bizim ülkemiz üzere duygusal sömürülere açık ülkelerde sıkça paylaşılan bu tıp gönderiler olağan ki sayfa sahiplerinin etkileşim için uydurduğu palavralardan birisiydi.

Keşke bir insanı yahut canlıyı bir beğeni butonu yardımı ile kurtarabilseydik,lakin bunları bu halde etkileşim aracına dönüştürmekinternetin her devrinde olmuş bir sömürü aracıydı. Günümüzde bu tıp gönderilerin sayısı bir epey azalsa da kim bilir tahminen de Facebook’un derinliklerinde bir yerde birileri hâlâ bu gönderilere inanıyordur.

Yalanlar, ayağa kalkın, abiniz geliyor… Çaycı Hüseyin’in sistemli olarak ölmesi palavrası.

Çocuklar Duymasın’dan tanıdığımız Alpaslan Özmol bile kaç sefer öldüğünü sayamamıştır herhalde! Tertipli olarak ‘öldü’ tezlerinin yayıldığı haberler asılsız. Kendisi bu bahiste o kadar sıkılmış olacak ki bir açıklamada bulunmuş: “Sevgili avukatım nezdinde hakkımda yapılacak her türlü temelsiz haber ve paylaşıma ait yasal süreçler başlatılacaktır.”

Aman diyelim bu türlü bir palavrası bir daha ortaya atmak isterseniz dikkat edin! Ünlü oyuncu bu sefer gerçekten bu temelsiz tezlerin peşine düşmüş üzere görünüyor.

Günlük mazi dozumuzu da aldığımıza nazaran yorumları siz kıymetli okuyucularımıza bırakıyoruz. Sizin de daha evvel duyduğunuz efsaneleşmiş internet palavraları varsa yorumlara yazmayı unutmayın!