İki Başla Doğan Bebeklere Dair İnanması Güç Ayrıntılar: Bir Örneği Var ki Şimdiye Kadar Görüp Duyduklarınızı Adeta Sollar Nitelikte!
Hamilelik esnasında tespit edilemeyen ve sürpriz bir formda doğumla gün yüzüne çıkan iki başlı bebek, bilim insanlarını bir oldukça şaşırtmış ve insanoğlunun tarihinde unutulmaz izler bırakmış durumda.
Şimdi bu olağanüstü hadisenin ayrıntılarını inceleyelim ve bu durumun nasıl meydana geldiğine bakalım.
Bir bedende iki başın gelişimi, tıpta Craniopagus paraziti olarak isimlendirilir.
Bu durum yaklaşık 5 milyon doğumda 2-3 kere görülen, epey az rastlanılan parazitik bir ikiz tipidir ve bir embriyo olarak gelişmeye başlayan parazitik ikizlerden birinin kusursuz gelişimi, başkasının ise son derece yetersiz büyümesi olarak tabir edilebilir.
Embriyo, başlangıçta ikiz olarak gelişir lakin büsbütün ayrılamaz ve ikizlerden biri, gelişmemiş olarak kalır ve gelişmiş olana bağlanır. Parazitik yapışık ikizler, çoğunlukla meyyit doğar yahut doğumdan sonra hayatta kalamaz. Uygulanabilir tek tedavi ise ikizlerin cerrahi olarak ayrılmasıdır ancak bu çeşit ameliyatlar epeyce risklidir.
Bu noktada en dikkati çeken örneklerden biri, Mayıs 1783’te Hindistan’ın Bengal kentinde doğan bir bebeğe ait.
İddialara nazaran bebeğin doğumuna yardımcı olan ebe, çocuğun görünüşü karşısında o kadar dehşete kapılır ki ellerinde tuttuğu lakin bunun nasıl meydana geldiğini anlayamadığı iki başlı çocuğu öldürmeye teşebbüs eder. Neyse ki bebek, kulaklarında ve bir gözünde yanıklarla da olsa kurtarılır.
Ebeveynleri de birinci etapta şoka girer ancak aile sonrasında bu bebeği, para kazanma fırsatı olarak görmeye başlar ve sergilemek maksadıyla Hindistan’ın Kalküta bölgesine götürür. Anne ve baba hedefine ulaşır ve bebek bir oldukça ilgi görür. Aile de hatırı sayılır ölçüde para kazanır.
Ebeveynler şovlar sırasında kalabalığın, bebeklerini para ödemeden görmesini engellemek hedefiyle ekseriyetle bir çarşafın etrafında saatlerce havasız bir biçimde saklar. Devamında bebeğin ünü Hindistan’da yayıldıkça çeşitli asilzadeler, memur ve kent yetkilileri bebeği daha yakından görebilmek için konutlarına davet eder.
“İki başlı bebek” tabiriyle, birtakım beşerler tek bir uzunluğundan yan yana çıkan iki baş hayal eder lakin bu hadisede bebeğin ikinci başı, başkasının üzerinde büyür.
Bu yapıda bedene bağlı başın üzerinde, karşıt bir biçimde bir baş daha gelişir ve ikinci baş, başkasının üzerinde büyür. Elbette bu türlü bir durum, birtakım anormallikler de doğurur. İkinci başın kulakları duymuyor, lisan ve alt çenesi de bir oldukça küçük kalmıştır. Lakin her iki baş tıpkı boyuttadır ve birleşim bölgesi siyah kıllarla kaplıdır.
Ayrıca ikinci baş, ana baştan büyük oranda bağımsız çalışır. Örneğin çocuk ağladığında yahut gülümsediğinde, başının üst kısmı her vakit etkilenmez ve his farklılıkları gözlemlenir. Çocuk uyurken ikinci baş kimi vakit uyanıktır ve gözleri, çevreyi izlercesine hareket eder.
Tüm bunların yanında ikinci başın, dış uyaranlara çeşitli reaksiyonlar verdiği de tespit edilir.
İkinci baş birtakım vakitlerde yüzünü buruşturur, memeye verildiğinde de dudakları emme hareketini gerçekleştirmeye çalışır. Ayrıyeten bol ölçüde tükürük salgılar ve gözyaşı döker. Lakin kornea refleksleri zayıftır ve gözleri, ışığa zayıf yansılar verir. Bu inanması güç gelişime karşın bebek, daha farklı rastgele bir sıhhat sorunu yaşamamıştır.
Ancak çocuk 4 yaşına geldiğinde, annesinin onu yalnız bıraktığı sırada bir kobra ısırığıyla hayata gözlerine yumar. Ardından birçok anatomist, cesedi satın almayı teklif eder ancak ailesi buna müsaade vermez. Çocuk, Boopnorain Irmağı yakınına gömülür fakat mezarı, bir casus olan Bay Dent tarafından alıkonur.
Bu casus, çürümüş vücudu kesimlere ayırır ve beyinlerin birbirinden başka ve farklı olduğunu keşfeder.
Her beyin, beyin dokusunu ve omuriliği çevreleyen beyin zarlarının en kalın ve en dıştaki katmanı olarak isimlendirilen dura materiyle sıkı bir biçimde kaplanmıştır ve beslenmeyi, başın üst kısmını ileten büyük damarlar sağlar.
Şimdilerde ise bu çocuğun kafatası, Londra Kraliyet Cerrahlar Koleji’nin Hunterian Müzesi’ne halka açık bir biçimde sergilenmeye devam ediyor.
Hindistan’da görülen bu sıra dışı durumun yanı sıra dünyanın farklı bölgelerinde çeşitli Craniopagus paraziti örnekleri de bulunmakta.
2004 yılında Rebeca Martinez, bu az durumla Dominik Cumhuriyeti’nde hayata gözlerini açtı lakin yaklaşık sekiz haftalıkken ameliyat oldu ve kan kaybından ömrünü yitirdi. 2005 yılında ise Manar Maged de bu rahatsızlıktan muzdaripti ve Mısır’da 13 saatlik bir ameliyatın akabinde enfeksiyon sebebiyle vefat etti.
Son olarak daha yakın bir tarih olan 2021’de Romanya’nın Bükreş kentinde doğan iki başlı bebek de doğumdan birkaç saat sonra ne yazık ki vefat etmiştir.