İnsanlar Terör Gibi Saldırılar Sonrasında Neden Sorgulamadan Sahte Bilgi Yaymaya Bu Kadar Meyilli?

İnsanlar Terör Gibi Saldırılar Sonrasında Neden Sorgulamadan Sahte Bilgi Yaymaya Bu Kadar Meyilli?

Karşılaştığınız bir şiddet haberinden, olaydan, olaya ait görüntülerden çok etkilendiniz. Bu yüzden siz de önünüze gelen her bilgiyi doğru olma ihtimaline karşılık farkındalık yaratmak amacıyla paylaştınız. Fakat sorgulamadan böyle yaptığınız için çok daha zararlı sonuçlara neden oldunuz…

Dijitalleşme çağında gerçek hayatta başımıza gelen her olay, dijital ortamda da kendisine bir karşılık buluyor. Yani İstanbul’da patlayan bir bomba, doğal olarak Twitter, Instagram gibi dijital platformlarda da büyük etkiye neden oluyor.

“Kim, neden, nasıl yaptı?” sorularının cevaplarına dair haberler kimi zaman gerçeklerden çok farklı oluyor. Üstelik bu sahte haberler özellikle siyasetle alakalıysa altı kat daha hızlı yayılıyor.

Sahte haberleri üretenler, tahmin edilenin aksine aslında sıradan insanlar oluyor.

Sahte haberleri üreten bir kesim ve tüketen bir kesim var. Hepimiz bazı popüler hesapların yalan haber yaptıklarını biliyoruz. Ama bazen de takipçisi çok olan hesapların yalan haberleri daha çok yaydığını düşünüyoruz. Fakat bunun aksini gösteriyor.

Peki kim bu yalan haberleri yayanlar diye baktığımızda eğer cevabınız botlar ise bu da yanlış. Aslında çoğunlukla az takipçili yeni kurulmuş hesaplar. Bunu neden yaptıklarına gelecek olursak…

“Yeterince büyük bir yalan söyler ve onu tekrar etmeye devam ederseniz, insanlar sonunda ona inanmaya başlayacaklardır.”

Boğaziçi Üniversitesinden Haluk Bingöl, 2014 yılında doğru ve yanlışın rekabeti üzerine bir araştırma yapıyor. Yaptığı bu araştırma Phsical Review E’ de yayımlanıyor. Araştırma sonuçlarına göre insanlara birkaç seçenek sunduğunuzda ve onlardan birinin olma ihtimalinin diğerlerine oranla daha yüksek olduğunu söylediğinizde o kitlenin size inanma ihtimali artıyor.

Peki bu araştırma sonucundan ne anlamamız gerekiyor? Haberin kalitesi ve doğru olup olmadığı önemli değil. Bir insanı manipüle etmek istiyorsanız önce onu bilgiye boğun. Sonrasında ise içlerinden birini ön plana çıkarın ve popüler hale getirin. İnsanlar çok maruz kaldıkları bu bilgiyi kabul etme eğiliminde oluyorlar.

Nature Human Behaviour dergisinde yayımlanan farklı bir araştırmada da benzer sonuçlar bulunmuş. Bir şeyin çok kişi tarafından söylenmesi veya bizim onu çok duymamız, bizi onun doğru olduğuna ikna etmeye yetiyor.

Farkında olarak ya da olmayarak cevapsız sorulara verilen cevaplarla popüler olmak gibi bir amaca hizmet ediyor olabilirsiniz.

Yazının ilk kısmında, sahte haberleri üreten ve dolaşıma sokan bir kitlenin de olduğundan bahsetmiştik. Onların bu haberlerle popüler hale geldiğini gördükçe siz de bunu yapmanız gerektiğini düşünebilirsiniz. Bundan dolayı siz de o haberleri paylaşabilirsiniz.

Araştırmalarda bir diğer neden de kendi grubunuzda popüler olmak olarak gösteriliyor. Yani genel olarak sizin takip ettiğiniz bir kitle var, sizi takip eden bir kitle var. Bu kitlede ön plana çıkmak, “ben sizden daha bilgiliyim” imajı vermek, ilgi görmek için de bu haberleri hemen paylaşıyor olabilirsiniz.

Sahte haberlerin duygularımızı hedef alması, yeni ve şaşırtıcı olması onları paylaşmamıza neden oluyor olabilir.

Sahte haberlerin çoğu zaman duygularımıza hitap ettiğini, aynı şekilde yeni ve şaşırtıcı olduğunu görürsünüz. İstanbul’daki patlama için söylenenler ve yayılan haberler duygularımıza hitap etse de çok sayıda kişiyi kötü etkiledi.

Suçlunun bulunması, olayın nedenlerinin öğrenilmesi hepimizin isteği olsa ve duygularımızı tatmin etse de bizim duygularımız bu sahte haberlerle tatmin olurken bir başkasının hayatını zor duruma sokmuş olabiliriz.

Uzmanlar şiddet haberlerinde olaya ve kişilere ait görüntülerin paylaşılmaması gerektiği konusunda uyarıyor.

Birçoğumuz olayla ilgili karşımıza çıkan görüntüleri paylaşmak istesek de bu görüntülerin bir başkasına travma geçirtme ihtimalini düşünemeyebiliyoruz ya da anksiyetesi olan bir insanın kaygılarını artıracağı ihtimali aklımızdan geçmiyor. O olayın yaşandığı yerden kişi geçmeye korkabilir, oraya her gittiğinde gözünün önüne o görüntüler gelebilir.

Bu yüzden haberleri paylaşırken Türk Psikologlar Derneğinin uyarılarını dikkate alalım; insanlara ait görüntüleri, patlama anını ve olayla ilgili görüntüleri paylaşmamaya dikkat edelim.

  • Kaynaklar: APS Journals, Bubisanat, Nature Human Behaviour, İndigo Dergisi, Türk Psikologlar Derneği, Evrensel, VOX
İLGİLİ HABER

İLGİLİ HABER

İLGİLİ HABER

İLGİLİ HABER