İtalyan Diktatör Mussolini’yi Bile Dolandırmasıyla Nam Salmış Ünlü Türk Dolandırıcı: Eyüplü Halit

Mahkeme tutanaklarına bakıldığında, hayatı Eyüp’te geçen Halit’in bilgilerinin doğruluğunu teyit ederken kendisinin de profesyonel bir dolandırıcı olduğunu unutmamak gerekiyor. Jilet üzere giyinen, âlâ bir Rumca ve Fransızcası olan bu abimiz, aklınıza gelebilecek tüm yasa dışı işlere girişmiş.

Bakıldığında garip bir öyküsü olduğu aşikâr. Ama bu kıssanın içinde Mussolini’nin ne aradığını başta biz de çözemedik. Makul bir tabana oturtmak için gelin, olayların aslını en başından ele alalım.

Cumhuriyetin birinci yılları, Eyüplü Halit’in de çılgın zamanları… Memlekette dolandırmadığı adam kalmamış.

Galata Kulesi’nin satılması, Galata Köprüsü’nün satılması, Dolmabahçe Saat Kulesi’nin satılması üzere aklınıza gelebilecek ne varsa Eyüplü Halit’ten çıkmış. Türkçe okuma yazması olmamasına karşın yabancı lisan konusunda bir uzmandı kendisi. Eğitimli olmamasına karşın düzgün bir tahlil yeteneğine ve ‘bilgisiyle’ insanları ikna etme kabiliyetine sahipti.

Bir İstanbul beyefendisi üzere giyinen Halit’in beşerler tarafından istek görme nedeni tahminen de buydu. Beşerler onu gördüklerinde bir dolandırıcı olmayacağına yürekten inanıyordu.

En meşhur olayı ise işgal İstanbul’unda mahallede düzmece bir karakol yapmaktı.

Ortalık yangın yeri, şehir işgal altında. Fırsat bu fırsat Eyüplü Halit ve arkadaşı Arap Abdullah, Feridiye semtinde, terk edilmiş izbe bir konutu karakol yapmış. Hedefleri gayrimüslim halkı dolandırmak.

Bekçi rolünü üstlenen arkadaşı, akşam vakti konutların kapısını çalıyor, insanları karakola çağırıyor. Komiser rolündeki Halit ise gelenlerin gözünü yeterlice korkutarak insanları düzmece nezarete atıyor. Nezarete atılan Rum’a kelamda yardımcı olacak arkadaşı, biraz para ile onları oradan çıkaracağını teklif ediyor. Böylece semti bir hoş dolandırıp buhar olup uçuyorlar.

Peki Mussolini’yi ketenpereye getirmeyi nasıl başardı?

Tüm semti, halkı, gayrimüslimleri anladık. Peki koca İtalyan başkanı nasıl tufaya getirdi? Faşist idarenin başta olduğu sırada yakalanarak cezaevine düşen Eyüplü Halit, buradan kaçmanın yollarını arıyor. Talihine, yattığı koğuşta da İtalyan bir kasa hırsızı var. Koğuşta lisanından anlamayan, kimseyle anlaşamayan bu İtalyan vatandaşla bizim Halit arkadaş oluyor.

Bir mühlet sonra İtalyan hırsıza Mussolini’ye mektup yazmasını söylüyor ve kıssa burada başlıyor.

Mektupta Mussolini’nin gönlünü kazanmak için evvel bir hoş yağlayıp ballıyor Eyüplü Halit.

Mektupta “Ekselansları, ben İtalya’yı ve sizi savunduğum ve sevdiğim için hapishanedeyim. Antalya İtalya’nın hakkıdır dediğim için beni hapishaneye attılar. Çoluk çocuğum meskende açlar. Lakin ben yeniden de sizi sevmekten vazgeçmedim” yazıyor.

Mektuptan 2 ay sonra cezaevinde dayanılmaz bir telaş başlıyor. Sebebi ise İtalyan Başkonsolos’un savcı ile cezaevine gelecek olması. Hapishaneye girdikten sonra başkonsolosun Eyüplü Halit ile görüşme talebi oldu. Herkes bu duruma epeyce şaşırmış olacak ki birbirlerinin hızına bakakaldıkları yazıyor.

Halit, çarçabuk odaya getirilince başkonsolos ile selamlaştı. Odadaki tercüman aracılığı ile övgü cümleleri yağıyordu kendisine.

Halit’in eline bir de Mussolini’den Eyüplü Halit’e özel olan zarf takdim edildi. Cezaevi müdürü ve savcı şaşkınlıklarını gizleyemediler, Halit’in cezaevindeyken bile nasıl dolandırıcılık yaptığını düşünüyorlardı.

Herkes dağılınca müdür ve savcı, Halit’i köşeye çekerek olanları anlattırdı. Durum, Dışişleri’ne bildirilince kıyamet koptu. İtalyan Büyükelçisi, bakanlığa çağrıldı ve bir dolandırıcıya verilen zarfın hesabı soruldu. İtalya’ya resmi olarak nota verildi ve durum karşısında İtalya, Türkiye’den özür diledi.

Kendi isteğiyle parayı gönderen Mussolini ise böylece Eyüplü Halit’e trajikomik bir biçimde dolandırılmış oldu.

Halit’in hadiseleri saymakla bitmiyor. Koğuşta yatarken de birçok insanı dolandırmış, dışarıdayken de birçok bayanı.

Evet, yanlış okumadınız. Tıpkı anda 68 bayana evlilik vaadi veren Eyüplü Halit, bu bayanları da teker teker dolandırmış. “Üçü, beşi anladık da 68 bayanı tıpkı anda nasıl yönetim ettin be adam?” diye sorası geliyor insanın.

Bu kadın olaylarından yakayı ele veriyor en sonunda. Akıbeti de 1950’li yıllarda cezaevinde öldürülmüş olarak biliniyor. Dolandırdığı Arnavut kökenli bir bayanın ağabeyi tesadüfen bir karakolun komiseri çıkıyor. Bunu gurur sıkıntısı yapan komiser, Halit’in yattığı koğuşa haber salıyor, koğuşunun değiştiğini ve Arnavut koğuşuna geçtiğini öğrenince o gece Halit’i öldürüveriyor. Kendisinden geriye de Mussolini’yi dolandıran Türk namı salınıyor.