İyi Bir Kahvaltının Kilo Vermeyi Kolaylaştırdığı Düşüncesini Yıkacak Araştırma Sonuçlandı

Kahvaltının boyutu ve akşam yemeğine etkisini inceleyen bilim insanları, bugüne kadar bilinenin aksine bir sonuca ulaştı. Kahvaltının sağlam yapılmasının kilo vermeye sanıldığı kadar yardımcı olmayabileceği ortaya çıktı.

Özellikle kilo vermek isteyen kişiler, diyetlerini nasıl planlamaları gerektiğine baktıklarında öğün zamanlamasının ve boyutlarının büyük bir fark yaratabileceği bilgisiyle karşılaşıyorlar. Öğün planlaması ve zamanlamasında en fazla önerilen şey ise gün içinde daha fazla yemek tüketmemek için sabahları büyük porsiyonlarda doyurucu bir kahvaltı yapılması oluyor.

Peki, sabah kahvaltısını ‘sağlam’ bir şekilde yapmak, günün geri kalanında gerçekten de daha az mı yememizi sağlıyor? Aberdeen ve Surrey Üniversitesi’nden bilim insanları, kahvaltının büyüklüğü ve bunun akşam yemeğinde açlığı nasıl etkilediği arasındaki ilişkiyi inceledi. Kilolu ve sağlıklı gönüllüler ile yapılan dört haftalık çalışma, farklı bir sonuç ortaya koydu.

Sabah çok yiyip akşam az yemek ya da tam tersini yapmak arasında fark yok:

Bilim insanları, katılımcılara iki farklı diyet verdi. Birinci diyette büyük kahvaltı ve küçük akşam yemeği uygulanırken, ikinci diyette tam tersi uygulandı. Her iki grubun da öğle yemekleri sabit idi. Tüm yemekler, doğrudan bilim insanları tarafından katılımcılara sunuldu ve dolayısıyla tüketilen kalori her zaman kontrol altındaydı.

Bilim insanları, geçmiş araştırmalardan da yola çıkarak büyük kahvaltı ve küçük akşam yemeğinin yakılan kalorileri ve kaybedilen kiloyu artıracağını tahmin etmişti. Fakat elde edilen sonuçlar, iki yemek düzeni arasında vücut ağırlığında veya herhangi bir biyolojik enerji kullanımı ölçümünde fark bulamadı.

Bunların yanı sıra günlük katılımcıların kan şekeri, insülin veya lipid seviyelerinde de bir fark görülmedi. Öte yandan bilim insanları, araştırmalarında bazı kısıtlamalar da olduğunu belirtti. Bunların en önemlisiyse çalışmanın sadece 4 haftayı kaplamasıydı. Araştırma, önceki araştırmaların zıttında bir sonuç sunuyor olsa da bu alan halen bilim dünyasının ilgi odağında olmaya devam ediyor. Dolayısıyla elde edilen sonuçları %100 kesin olarak değerlendirmemek gerekiyor.