"Kurak Günler" Filmi Tartışmasıyla Bir Örneğini Daha Gördük: Yasaklanan veya Sansürlenen Bir Şeyi Neden Daha Fazla Konuşmak İsteriz?

“Kurak Günler” Filmi Tartışmasıyla Bir Örneğini Daha Gördük: Yasaklanan veya Sansürlenen Bir Şeyi Neden Daha Fazla Konuşmak İsteriz?

Çoğu zaman ülkeler, firmalar, kişiler veya değerler için zedeleyici nitelikte olan bilgilerin çoğunluğa ulaşmadan ortadan kaldırılmaya çalışıldığını görürüz. Fakat bu ortadan kaldırma çabası bazı zamanlarda tam anlamıyla ters teper. Bu içeriğimizde, Streissand etkisi olarak bilinen bu durumu anlattık.

Günümüzde teknolojinin inanılmaz hızlı gelişimi ve internetin her yerden ulaşılabilirliği sayesinde farklı yerlerde yaşamak, insanlar arasındaki iletişimi kesemiyor. Bu tür durumlarda insanlar, bilgilere olağanüstü hızlarda ulaşılan ve bu bilgilerin aynı hızla yayılabildiği sosyal mecralarda toplanıyor.

Sosyal medya platformlarının ya da genel olarak internetin her noktadan ulaşılabilirliği, genel itibarı üst seviyede olan ünlü kişilerden, şirketlerden, devlet yöneticilerinden ve daha nicelerinden gelen bilgileri oldukça kritik kılıyor. Bu saydıklarımız, itibarlarını zedeleyen veya sadece görülmesini istemedikleri bir şey yayıldığında doğal olarak hemen onu ortadan kaldırmaya çalışır. Fakat zaman zaman bunun ters tepmesiyle Streisand etkisi gerçekleşir.

Nereden geliyor bu Streisand etkisinin ismi?

Ülkemiz de dâhil olmak üzere dünyanın her yerinden örnekleri bulunan bu durumun kökleri 2003 yılına kadar uzanıyor. Çıkışını tetikleyecek olaya gelirsek; ABD’li fotoğrafçı Kenneth Adelman, Kaliforniya’daki Malibu kıyılarında gerçekleşen erozyona dikkat çekmek için bu kıyıları fotoğraflıyor.

Burada fotoğrafçının amacı yetkililerin dikkatini çekmek olsa da 12.000 fotoğrafın arasında kendi evinin de bulunduğu şarkıcı ve oyuncu Barbra Streisand, özel hayatı ihlâl etme gerekçesiyle Adelman’e 50 milyon dolarlık dava açıyor. Fakat mahkeme, fotoğrafçının gizli çekim gibi bir amacının olmadığına ve özel hayatı ihlâl çerçevesinde değerlendirilecek bir şeyin görünmediğine karar veriyor.

Sonuç olarak Streisand’ın evinin fotoğraflarını(!) kaldırtma çabası adeta ters tepiyor ve bu dava ile büyük kitlelere yayılıyor. Üstüne Streisand, fotoğrafçıya 150 bin dolardan fazla ödeme yapmak zorunda kalıyor. Aradan geçen zamanla birlikte bu duruma Streisand etkisi adı veriliyor.

Bunun en güncel örneğini Kurak Günler filminde gördük:

  • Tweet’i görüntüleyemiyorsanız buraya tıklayın

Filmin yönetmeni Emin Alper, paylaştığı bir duyuruda söz konusu filme verilen devlet desteğinin faiziyle birlikte geri istendiğini belirtmişti. Bunun sebebiyse senaryoda yapılan bir değişiklikten ibaretti. Yani sansür uğruna filme verilen destek geri istendi.

Kabaca bastırılmak istenen bu film ise vizyona girdiğinde daha ilk günden bakanlığın verdiği desteğin 4 katı hasılat getirdi. Film, vizyona girdiği ilk hafta sonunda 51,4 bin seyirci tarafından izlendi. Yani bu sansür isteği geri tepmiş oldu.

Diğer öne çıkan örnekler ise şu şekilde:

Taksicilerin, Uber’in önlerine geçmesini önlemek için yaptığı eylemler:

Burada taksicileri kötülemek veya Uber’i yüceltmek gibi bir amacımız bulunmuyor fakat gerçekleşen olayların, Uber’i ortadan kaldırmak yerine ününü artırdığı bir gerçek. Üstelik bu durum sadece ülkemizde değil, dünyanın farklı yerlerinde de yaşandı.

2014 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı “Twitter’ın kökünü kazıyacağız” açıklaması:

Günümüzde hâlâ sosyal medyanın ne kadar doğru kullanıldığı tartışılıyor. Fakat bu, ifade özgürlüğü gibi konuları da işin içine katmamızı gerektiren farklı bir tartışma konusu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözleri Twitter kullanıcı sayısını azaltmaktan çok sayıda kullanıcının tepki göstermesine yol açmıştı.

2013’te ünlü şarkıcı Beyoncé’nin Super Bowl performansından alınan fotoğrafların kaldırılmasının talep edilmesi:

Bu fotoğraflar, ‘En Vahşi Anlar’ (Fiercest Moments) başlığı altında paylaşılmıştı. 33 fotoğrafın bulunduğu siteden nazikçe fotoğrafların kaldırılması istendi. Daha sonra fotoğrafları paylaşan Buzzfeed, bunların kaldırılmasının talep edildiği maili de dâhil ederek yeniden paylaşım yaptı.

Sonuç olarak ilkinde pek dikkat çekmeyen fotoğraflar, yeniden paylaşılınca geniş kitlelere yayıldı.

Samsung ve YouTuber ghostlyrich arasında yaşanan Galaxy S4 gerginliği:

Bu olayda ghostlyrich, YouTube kanalına Galaxy S4 modelinin sebepsiz yere alev aldığını gösteren bir video yüklemişti. Daha sonra YouTuber’a ulaşan Samsung, videoyu kaldırması ve benzer bir içerik yüklememesine karşılık yeni bir telefon göndermeyi teklif etti.

Daha sonra yüklediği bir videoda bu durumdan bahsedip Samsung’un güvenlik konusunda yeterli desteği sağlamadığına ve bu sebeple güven vermediğine değindi. Bu video 1 milyondan fazla kişiye ulaşarak Samsung’un itibarını büyük ölçüde zedeledi.

Çin’in uyguladığı devasa miktardaki sansürün, zamanla popülerleşen VPN yoluyla aşılması:

Yönetimdekiler veya medya kuruluşlarının başındakiler, halkın görmesini istemediği şeyleri sansürlemiş, fakat bu sansürler VPN yoluyla aşılınca büyük bir geri tepmeye yol açmıştı. 2018’de Çinli internet kullanıcılarından sosyal medyada alınan cevaplar üzerine yapılan bir çalışmayla ortaya çıkan bu durum sayesinde günümüzde gereksiz ve yanlış sansür durumundan daha çok kişi haberdar.

İLGİLİ HABER

Tarih bu gibi birbirinden farklı örneklerle dolu. Bununla orantılı olarak günümüzde bu olayların başında söz sahibi olan kişiler daha bilinçli olsa da hâlâ bu tür olayların karşımıza çıktığı oluyor. Bu duruma örnek olarak gösterebileceklerinizi yorum kısmında paylaşabilirsiniz.

Kaynaklar: 1, 2, 3, 4, 5