Kusursuz Geometrik Desenleriyle Adeta Baş Döndüren İslami Motiflerin Ardında Yatan Bilimsel Sırlar

Kusursuz Geometrik Desenleriyle Adeta Baş Döndüren İslami Motiflerin Ardında Yatan Bilimsel Sırlar

İslam kültürüne ait çeşitli desenler, neredeyse kafamızı çevirdiğimiz her yerde karşımıza çıkar. Bu gelenek, MS 8. yüzyılda, İslamiyet’in ilk dönemlerinde başlar ve dönem içindeki sanatçılar Roma ve Pers kültüründen gördükleri motifleri alarak onlardan yeni görsel ifade biçimleri geliştirirler.

Daire, kare ve bunun yanında birçok şekilden oluşan veya bu şekillerden türetilen geometik desenler; bir araya getirilerek, içe içe geçirilerek ve çoğaltılarak çeşitli görünümler oluşturur ve ortaya çıkan bu motifler, İslam sanatının en dikkat çeken unsurlarından biri hale gelmiştir.

Sınırsız desenler oluşturabileceğimizi gösteren bu tasarımlar, bir nevi sanatçının özgürlüğünün dışa vurumudur ve bu motiflerin tekrarı sonsuz bir büyüme olasılığı ve çeşitlilik sunar.

Kutsal mekanlarda insan tasvirleri yapması yasaklanan sanatçı ve zanaatkarlar, yaşadıkları dönemde anında fark edilebilen ve adeta bizleri büyüleyen bir estetik geliştirdiler.

Kusursuz geometrik desenler oluşturmayı nasıl başardıkları oldukça merak edilen sanatçılar, yaşadıkları dönem içinde kapsamlı bir geometri bilgisine sahipti.

Bu sanatçıların becerileri, kuramsal bilgiye dayalı değildi fakat bir dairenin on iki eşit dilime nasıl bölünebileceğini, iletkiyle o motifin açılarını ölçmeden bilecek bilgi birikimine sahiplerdi. Aslında sanatçıların hayal ettikleri çizimlere ulaşabilmesi için bir cetvel ve pergel yeterliydi.

İslam sanat ve mimarisinde desenler genellikle harikulade bir sıralama ve uyum içindedir. İlk bakıldığında göze her ne kadar karışık gelse de bu motifler çoğunlukla tek bir desenin tekrarlanmasından oluşur.

Dönemin sanatçıları, birbiriyle iç içe geçmiş bu süslü desenleri tasarlamak için “girih” adı verilen bir tarz kullanmışlardır. Farsça “düğüm” anlamına gelen bu kavram, en basit tanımıyla, düzenli ve dizili başlangıç noktalarından yayılan ve bu noktalarda kesişen çizgilerden oluşan geometrik tasarımlardır.

Düzlemi düzgün bir şekilde kaplayan ve aynı zamanda farklı şekillerden oluşan girihler, ilk etapta pergel ve işaretsiz cetvel adı verilen “çizgilikler” ile oluşturuluyordu.

Bu nedenle şekiller 2, 3, 4 veya 6 katlı dönel bir simetriyi bir araya getiriyordu. Zaman içinde 1200’lü yıllarda bu sanatın ilerlemesiyle girihler, yıldız ve çokgenler şeklinde 5 ve 10 katlı bir dönel simetriye dönüşmeye başladı. Yine bu şekilleri, pergel ve çizgilik ile oluşturmak mümkündü.

Peki hakkında çok az şey bildiğimiz bu geometrik desenler nasıl oluşturuluyordu?

Tüm geometrik desenlerin başlama noktası tam bir dairedir. Sanatçı, devamında hayal gücüne bağlı olarak çeşitli büyüklüklerde ikincil daireler ekler. Bu daireler arasında bir ilişki kurar ve karmaşık desenler meydana getirebilmek için kesitleri düz çizgiyle birleştirir.

Desenin esas şeklini, dairelerin ve çizgilerin birbiriyle kesişme şekli belirler. Tasarımı yapan, ilk olarak ana dairenin etrafına kaç ikincil daire çizeceğine karar vermelidir. Çünkü oluşturulan bu motif, modelin hangi gruba ait olacağını gösterecektir.

Özgün modeller oluşturabilmek için dairenin yanı sıra farklı şekiller de kullanılabilir.

Kareler veya dört kenarlı çokgenler, bir daire içine alınmış kareler ve üçgenlerden oluşan yıldız deseni, çok daha fazla kenara sahip olan çokgenler, daireyle birlikte bu motif tasarımlarının temelini oluşturur.

İslam geometrisinin başyapıtlarını oluşturan bu şekillerin tasarımında uyum ve denge oldukça önemlidir.

Tamamıyla düz çizgilerden oluşmuş bir desen eksik sayılır ve bu sebeple motifi oluşturan sanatçı, farklı şekiller oluşturabilmek ve bunları belirginleştirebilmek adına ilave şeylere ihtiyaç duyar.

Geleneksel geometrik düzenlemelerin süslenmesine oldukça önem gösteren sanatçılar, çizgisel desenlerdeki zenginliği, çeşitli motifler veya renk uygulamalarıyla ortaya çıkarır. Çiçekler ve yapraklar, bu bitkisel motiflerin oluşturulmasında ağırlıklı olarak kullanılır.

Bu tasarımlar yalnızca camileri, medreseleri ve sarayları süslemekle kalmayıp, aynı zamanda her türden çok sayıda eşyanın üzerindeki ana dekoratif unsur olarak işlenir.

Süs amaçlı kullanılan kaseler, lavabolar, minber kapılar, plakalar, çeşitli tekstil ürünleri ve halılar bu geometri sanatının oldukça başarılı ve kusursuz bir şekilde yansıtıldığını gösteren eşyalardan birkaçı.

Oluşturulan desenlerin nasıl yapıldığını anlatan kaynaklar yok denecek kadar az ve bu anlamda yazılı olarak elimize ulaşmış yalnızca 5 kaynak bulunmakta.

Öklid düzlem geometrisine ait pervel ve cetvel kullanımının anlatıldığı Vefa el-Buzcani tarafından kaleme alınan eserin yanı sıra Topkapı Parşömeni adıyla bilinen ve 110 farklı deseni içeren bu eser, günümüze ulaşan parşömenler arasında en başarılısı.

En eskisi 16. yüzyıla ait olmakla birlikte çeşitli dönemlere ait geometrik çizimleri içinde barındıran Taşkent Parşömenleri, günümüzde Victoria-Albert müzesinde muhafaza edilip Mirza Akbar tarafından oluşturulan geometrik çizimler ve Paris bibliotheque Nationale kütüphanesine kayıtlı iç içe geçen benzer veya karşılıklı şekilleri içiren bir başka kitap ise bu sanatın temelini oluşturan eserlerden.

Kaynaklar: The Guardian, Met Museum, TED-Ed
İLGİLİ HABER

İLGİLİ HABER

İLGİLİ HABER

İLGİLİ HABER