Öz Türkçe Gibi Dursalar da Aslında Yabancı Dil Kökenli Olan Sözcükler: Anahtar Yunancadan, Soba Macarcadan...

Öz Türkçe Gibi Dursalar da Aslında Yabancı Dil Kökenli Olan Sözcükler: Anahtar Yunancadan, Soba Macarcadan…

Türk dili, bugüne kadar geniş coğrafyası içinde, birçok yabancı dille farklı ilişkilerde bulundu. Bu ilişki kimi zaman başka bir dilden alıntıyla kimi zaman ise evrilme veya türetilme biçimiyle gerçekleşti.

Türkçenin yabancı dillerle etkileşim haline girmesi, Türkçenin başlangıcından, bir başka ifadeyle komşularıyla iletişime geçtiği andan beri sürer. Ana dilimiz, Eski Türkçe döneminde Çince, Sanskritçe ve Moğolcadan ödünçlemeler yaparken, Eski Anadolu Türkçesi döneminde büyük oranda Arapça ve Farsçanın etkisinde kalır.

19. yy’dan itibaren ise Fransızca, devamında da Almanca, İtalyanca ve İngilizceden dilimize çeşitli kelimeler geçer. Bariz olarak bu kelime Türkçe dediğimiz fakat şaşırtıcı bir şekilde kökeni başka dillere dayanan sözcüklerin bir kısmını derledik:

“Pantolon” kelimesinin dilimize Fransızcadan geçtiği hiç aklınıza gelir miydi?

Hikayesi bir hayli ilginç. Pantolon, Fransızca aynı anlamı karşılayan pantalon sözcüğünden gelir. Aynı zamanda bu özel isim, İtalyanca pantalone “eski Venedik güldürü tiyatrosunda şalvarlı yaşlı adam” sözcüğünden alıntı.

“Salça”, bildiğimiz salça değil.

Türk yemeklerinin ayrılmaz bir parçası olan salça, aslında İtalyanca salsa “yemek suyu, sos” sözcüğünden alıntı. Bu kelime aynı zamanda Latince sals- “tuzlamak” fiilinden türemiş. Bu durumda salçanın tuz ile bir bağlantısı olduğunu söylemek mümkün.

“Masa” küçük ses değişimleriyle dilimize yerleşmiş.

Kökeni Latinceye dayanan bu isim, “mensa“dan evrilmiş. Yine mensa şeklinde İtalyancadan alıntıladığımız masa, dilimizde çokça kullandığımız kelimelerden.

“Karakol”un Moğolcadan dilimize geçtiğine kim inanır?

Bu sözcük, Moğolca qaragul yani “gözcü, muhafız, nöbetçi” anlamlarıyla dilimizde kullanılmakta.

“Soba” sizce de Türkçe bir kelime gibi değil mi?

Soba sözcüğünün kökeni Macar dilinden gelir. Macarca szoba “şömine, duvara entegre edilmiş ocak” isminden alıntılanan bu sözcük, aynı zamanda Eski Yüksek Almanca aynı anlama gelen stuba kelimesi ile de eş kökenli.

“Karpuz”un kökeni hem Farsçaya hem de Yunancaya dayanıyor.

Bu kelime, Farsça χarbūz veya χarbūze sözcüğü ile eş kökenli. Aynı zamanda karpóō biçimiyle Eski Yunanca “meyve veya ürün vermek” fiilinden türetilmiş.

“Peçete” de bize ait olmayanlardan.

İtalyanca pezzetto “küçük kumaş veya kağıt parçası” kelimesinden gelen peçete, aslında İtalyanca pezzo “parça” sözcüğünün küçültme hali.

“Türkçe” gibi duran başka bir kelime: Anahtar.

Anahtar sözcüğünün kökeni, Yunancadan dilimize yerleşmiş. Bu sözcük aslında Yeni Yunanca aniχtḗrion şekliyle “açkı,açacak” anlamına gelen bir kelimeden alıntı.

Öz Türkçe zannettiğimiz ancak kökeni Farsçaya dayanan sözcüklerden sadece bir diğeri olan “bahçe”.

Bahçe, doğrudan Farsça bāġçe sözcüğünden alıntı. Tahmin ettiğimiz gibi bahçe de Farsça bāġ kelimesinden türetilmiş.

“Fasulye” kelimesi de öz Türkçe değil.

“Bizim yemeğimize verilen isim nasıl Türkçe olmaz?” dediğinizi duyar gibiyiz. Fasulye esasen Yunanca fasúlia sözcüğünden geliyor.

“Martı”nın kökeni, bir deyime dayanıyor.

Türkçeye ait olduğunu düşünebileceğimiz bir başka kelime olan martı, aslında İtalyancaya ait. Martı, İtalyanca martin pescatore yani “balıkçıl kuşu” deyiminden dilimize geçmiş. Bu deyim ise Latince maritimus “denize ait, denizci” manalarından evrilmiş.

“Çeşme” sözcüğü Türkçeye küçük bir değişimle dahil olanlardan.

Çeşme, esasen çaşme haliyle Farsçaya ait bir kelime. Zaman içinde dilimizde ünlü ve ünsüz değişimleriyle çeşme halini almış.

“Efendi”, bildiğimiz anlamında fakat kökeni bize ait değil.

Efendi kelimesi, Türkçede kullanıldığı gibi alıntılandığı dilde de “bey, sahip, asil” anlamlarında fakat dilimize avthéndis şekliyle Orta Yunancadan geçmiş.

“Ihlamur” kelimesi de Yunanca.

Ülkemizin birçok yerinde yetişen, aynı zamanda kış aylarında sıkça çayını tükettiğimiz bitkinin ismi olan ıhlamur, köken bakımından Yunanca ve Latince ile bağlantılı. Ihlamur, bildiğimiz anlamından ziyade flámulon veya flamúron şekliyle Yunancada “sancak,flama” anlamlarında da kullanılmış.

“Sokak”, çok farklı bir değişimle dilimize yerleşmiş.

Arapça zuḳāḳ sözcüğünden alıntı olan sokak, aynı zamanda bildiğimiz anlamında Akatça sūḳāḳu sözcüğünden de geçen bir kelime.

Türkçe olduğuna yemin edebilirim ama kanıtlayamam dediklerinizden: Sofra.

Sofra kelimesini ilk bakışta Türkçe gibi düşünsek de aslında dilimize Arapçadan gelmiş bir sözcük. Kökeni Arapçaya dayanan bu kelime sfr kökünden gelen sufra(t) şeklinde “üzerinde yemek yenen yer” anlamından ziyade “yolcu yiyeceği” anlamında da kullanılmış.

  • Kaynaklar: Nişanyan, Etimoloji Türkçe