Robotlarla Savaşarak Dünyayı Kurtardığımız Looter-Shooter Oyunu Synced İncelemesi

Robotlarla Savaşarak Dünyayı Kurtardığımız Looter-Shooter Oyunu Synced İncelemesi

Nanorobotlara karşı dünyayı kurtarmaya çalıştığını Rogue-like looter-shooter oyunu Synced’i kapalı beta sürecinde oynadık ve sizler için inceledik.

Metal Revolution ve Death Coming gibi popüler oyunların da yapımcılığını üstlenen Next Studios’un yeni oyunu Synced, aslında oldukça basit ama etkili bir konsept üzerine kurulu. Destiny 2 benzeri bir yapıya sahip olan bu oyun, içerdiği Meka savaşçı sistemiyle rakiplerinden kolayca sıyrılmayı başarıyor.

Biz de oyunu kapalı beta süresince deneyimledik. Oyun sizlere neler sunuyor, hangi konularda başarılı ve başarısız olmuş bunlardan bahsedeceğiz. Gelin, hep birlikte bu yeni “looter-shooter” oyununa yakından bakalım.

Nanorobotlara karşı dünyanın tek umudu: Koşucular

Öncelikle oyunun yapısı ve hikayesi hakkında konuşalım. Oyun temelde bir Rogue-Like Looter-Shooter oyunu. Yani oyun esnasında sürekli olarak eşya toplamanız ve bu eşyalarla güçlenerek düşmanlarını alt etmeniz gerekiyor. Hikâyeye baktığımızda ise oyunun distopik bir dünyada geçtiğini görüyoruz. Nanorobotların gelişmesinin ardından robot teknoloji kontrolden çıkıyor ve insanlığı tehdit etmeye başlıyor. Biz de bu kaos ortamında insanlığı kurtarmaya çalışan bir “koşucuyu” canlandırıyoruz.

Oyundaki koşucuların görevi, nanorobotların kol gezdiği dünyada “nerva” adı verilen parçacıkları toplayarak bu robot istilasının sonunu getirmek. Tabii ki bu nervaları toplarken bir yandan da sizi yok etmek isteyen robotlara karşı dikkatli olmalısınız.

Hem botlara hem de diğer oyunculara karşı oynayabiliyorsunuz (PVE/PVP)

Oyuna ilk girdiğinizde kısa bir eğitim göreviyle başlıyorsunuz. Bu görevin ardından oyun size 2 adet oyun modu sunuyor. Bunlardan ilki olan Ölü Bölge Koşuları, 3 kişiye kadar co-op olarak oyunun yapay zekâsına karşı savaştığınız kısım. Burada amacınız mümkün olduğunca nerva toplamak ve oyunun size sunduğu görevleri tamamlamak. Tabii ki karakteriniz güçlendikçe oyundaki yapay zekâ da eşit oranda güçleniyor.

Nerva Koşusu ise diğer oyunculara karşı savaşarak nerva toplama yarışına girdiğiniz bölüm. Burada da yine 3 kişiye kadar co-op oynayabiliyorsunuz. Nerva koşusunun amacı ise haritada bulunan alıcıları kapatarak, robotları öldürerek ve düşmanlarını ortadan kaldırarak en çok nerva puanı toplayan takım olmak. Yani bir çeşit bayrak kapmaca modu diyebiliriz.

6 farklı koşucu ve 4 farklı Nano ile kendi oyun tarzınızı bulabiliyorsunuz.

Oyunda 6 farklı karakter arasında seçim yapabiliyorsunuz. Bu karakterlerin her birisinin kendine has özellikleri ve yetenekleri mevcut. Örneğin İskambil isimli karakter yakın saldırı ve silahlar konusunda uzmanken Dr. Stone ise takım arkadaşlarını iyileştirmek konusunda uzman. Tabii ki bir de Nano isimli robotlarımız var. Sizi avlamaya çalışan robotların enerjilerini “çalarak” sahip olduğunuz bu iri kıyım robotlar, sizin komutlarınıza göre hareket ediyor. Burada da 4 farklı seçeneğiniz var. Bazı Nano’lar yakın dövüşte uzmanken bazıları ise sizi korumakla görevli. Hatta etrafı gözetleyip sizin için düşman ve nerva puanı kazanabileceğiniz görevleri tespit eden bir gözcü robotu bile var.

Hem karakterinizi hem de Nano’nuzu görev dışındayken değiştirebiliyor ve özelleştirebiliyorsunuz. Ayrıca oyun içerisindeki sandıklardan ve düşmanlardan bulduğunuz kristaller ile oyunda adım başı karşınıza çıkan makineleri kullanarak nanolarınızı o koşuya özel güçlendirebiliyorsunuz. Koşuların başında Nano’nun tek yapabildiği düşmanlara saldırmak ya da sizi korumakken koşunun sonlarına doğru elinizin altında devasa bir yıkım makinesi bulunuyor.

Az önce de bahsettiğimiz gibi Nanoları her koşuda geliştirmeniz gerekiyor ancak karakterinizi kalıcı olarak geliştirebiliyorsunuz, Haven adı verilen sığınağınızda koşularda topladığınız materyalleri ve modları kullanarak hem karakterinizi geliştirebiliyor hem de silahlarınıza seviye atlatabiliyorsunuz.

Farklı bir oyun deneyimi sunuyor.

Oyunun eğitim görevinden sonra Haven’da kendini görev kovalarken buluyorsunuz. Klasik Looter-Shooter oyunlarındaki gibi günlük giriş ödülleri ve seviye ödüllerini topladıktan sonra PVP modunu yani Nerva koşusunu denedik. Oyun bu noktada PUBG’yi biraz anımsatsa da robotlar size saldırdığında ve Nano’larınızı kullanmaya başladığınızda oyunun aslında ne Destiny ne de PUBG’ye benzemediğini fark ediyorsunuz.

Destiny 2 ve Warframe gibi Looter-Shooter oyunlarla kıyasladığımızda Synced, biraz daha yavaş tempolu kalıyor. Destiny’de sürekli olarak sağa sola uçup kaçarak rakibi vurmanız gerekirken Synced’de ise Nano’ları kullanmalı ve düşmanın zayıf noktalarına nişan almalısınız. Oyun betada olduğu için ufak tefek bug’lar ve hatalarla karşılaşsak da bunların oyun deneyimini etkilemediğini ve büyük ihtimalle tam sürümde olmayacağını belirtelim.

Oyunun haritaları genellikle dağlık araziler ve sanayi alanları gibi yerleşimden uzak yerlerde geçiyor. Ancak oyunun her köşesinde “Robotlara dikkat edin” gibi pek çok uyarı görüyoruz. Ayrıca oyundaki çok yerde nanorobot kalıntıları, parçalanmış araçlar ve yıkılmış binaların olması da oyunun distopik bir dünyada geçtiğini oyuncuya hissettiriyor.

Artıları olduğu kadar eksileri de var.

Öncelikle oyunu AMD Ryzen 5800H işlemcili, RTX 3050 ekran kartlı ve 16 GB RAM’li bir bilgisayarda test ettiğimizi belirtelim. Oyunda bu donanımla en yüksek ayarlarda 100-130 FPS arası görebiliyoruz. Ancak şu anda beta aşamasındaki oyunda bazı optimizasyon sorunları olduğu için FPS bazen anlık olarak 90’a kadar düşebiliyor. Bu yüzden de oyunu 60 FPS’e sabitleyerek akıcı bir şekilde test ettik.

Oyunun arayüzünün ve alt yazılarının Türkçeyi desteklemesi gerçekten güzel bir detay. Günümüzde ne yazık ki pek çok oyunda Türkçe alt yazı bile göremiyoruz. Öte yandan oyunda bolca gerçek parayla satın alınabilecek eşya mevcut ancak bunların hiçbirisi karakterinizi daha güçlü yapmıyor. Yani oyun P2W değil. Bu da oyunun uzun vadede oynanabilir kılıyor. Ayrıca oyunda adil oyun ortamı sistemi mevcut. Bu sistem sayesinde oyuna yeni başlayan bir oyuncunun karşısına 30 saati devirmiş bir oyuncu çıkmıyor. Yani bir nevi gizli derecelendirme mevcut.

Oyunun eksi yanlarına gelecek olursak; arka arkaya oynadığım 10 koşunun ardından oyunun tekrara bindiğini ve bir noktadan sonra hep aynı şeyleri yaptığımı fark ettim. Ayrıca oyunda karakterinizin yürüme ve koşma hızları beklediğinizden daha yavaş. Oyunun ileriki saatlerinde karakteriniz geliştikçe bu hız artıyor ancak oyunun ilk 2 saatinde kendinizi yerde emekliyormuş gibi hissediyorsunuz.

Düşman yapay zekâsı başarılı olsa da Nano’larınız kimi zaman olmayan bir düşmana saldırmaya çalışıyor ya da ufak bir engeli aşmak için dakikalarca çabalayabiliyor. Genellikle bu tarz durumlarda Nano’yu geri çağırıp tekrar saldırma komutu verdiğinizde sorununuz çözülüyor.

Tasarım açısında gayet güzel bir distopik dünyası olsa da kaplamalar kimi zaman 2020 yılından kalma bir oyun oynuyormuşsunuz gibi hissettirebiliyor ve karakterleri seslendirme-ağız uyumu başarısız. Karakterler konuştuğu zaman sanki başkası konuşuyormuş da karakterler sadece ağzını kapatıp açıyormuş gibi görünüyor.

10 Aralık-15 Ocak tarihleri arasında açık betası düzenlenecek olan Sycned’in betasına katılmak içinse kaydolmanız gerekiyor. Oynaması tamamen ücretsiz olan oyunun 2023 yılının ilk aylarında çıkacağı da paylaşılan bilgiler arasında yer alıyor. Eğer siz de Sycned’i denemek isterseniz beta testleri başladığında oyunu ya da indirebilirsiniz.