Sancakta Tecrübe Kazanmaktan Kafeste Delirmeye: Osmanlı’da Henüz Kundakta Başlayan Şehzade Eğitimi Nasıl Yapılırdı?

Sancakta Tecrübe Kazanmaktan Kafeste Delirmeye: Osmanlı’da Henüz Kundakta Başlayan Şehzade Eğitimi Nasıl Yapılırdı?

Yüzlerce yıl boyunca dünyanın dört bir yanına hükmetmiş Osmanlı İmparatorluğu’nda şehzadeler tahta çıkmadan önce çok sıkı eğitimler alır ve şehzade eğitmeni lala ile birlikte sancağa çıkarak tecrübe kazanırlardı. Yani bir dönem öyleydi. Kafes sisteminin gelmesi ile birlikte olanlar oldu ve eğitim ile birlikte tecrübe kazanmanın ne kadar önemli olduğunu tarih tekrar yazdı.

Batı devletlerindeki monarşi sistemlerine baktığımızda tahta geçen kralların her zaman çok da işin ehli olmadıklarını görürürüz, bu da pek çok sorunu birlikte getirir. Tarihteki Türk devletlerine baktığımızda ise hükümdar oğullarının eğitim aldıklarını ve tecrübe kazandıklarını görürüz. Osmanlı İmparatorluğu da bu geleneği yaşatarak şehzadeleri eğitmiş ve sancaklara göndererek tecrübe kazanmalarını sağlamıştır.

Maalesef şehzadelerin eğitildiği ve tecrübe kazandığı dönem sona erip kafes usulü getirilmiştir. Zaten ne olduysa o zaman oldu. Şehzade eğitmeni lala ile birlikte sancağa çıkıp tecrübe kazanamayan şehzadeler tahta çıktıkları zaman sudan çıkmış balığa döndüler ve tarihsel sürece baktığımız zaman Osmanlı’nın da sonunu getirdiler. Gelin Osmanlı’da şehzade eğitiminin tarihsel yolculuğuna yakından bakalım.

Osmanlı şehzadesinin eğitimi henüz kundakta başlardı:

Bir Osmanlı padişahının kimden olursa olsun doğan erkek çocuğu şehzade olarak adlandırılırdı ve bu doğum tüm imparatorluk sınırlarında kutlanırdı. Doğan şehzadeye bir süt anne bulunur ve haremin en zeki ve tecrübeli cariyelerinden biri dadı olarak seçilirdi. Bebek bir yaşında sütten kesilince şehzade eğitmeni lala atanırdı. Bu lala onun her şeyinden sorumlu olurdu.

Bir şehzadenin ilk yılları annesinden, dadısından ve lalasından temel eğitim alarak geçerdi. Bu süreçte daha çok saray hayatı, örf, adet ve gelenekler kendisine öğretilirdi. Adına düzenlenen sünnet törenleri, ona saygılı davranan kişiler ve geleneklerin anlatılması sonucunda henüz bebeklik çağında bile bir şehzade yavaştan padişah havalarına girmeye başlardı.

Bir devlet yöneticisinin bilmesi gereken her şey öğretilirdi:

Şehzadelerin yalnızca sıkıcı devlet görevleri ve savaşmak konusunda eğitildiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. 5 – 6 yaşlarına gelen bir şehzadeye pek çok hoca tarafından enderunda matematik, fen, tarih, edebiyat, astronomi, Arapça, batı dilleri, Kuran-ı Kerim, fıkıh ve hadisler konusunda detaylı bir eğitim verilirdi.

Elbette at binme, kılıç kullanma, ok atma gibi Türk geleneklerine uygun savaş eğitimi de yine bu dönemde verilirdi. Bu süreçte bazı devşirme çocuklar da kendisi ile birlikte eğitim alırdı ve daha sonra bu kişilere devletin önemli kademelerinde görevler verilirdi. Küçük yaşta başlayan bu teorik eğitimin pratikle pekişmesi ve tecrübe kazanması için ergenlik çağına gelince şehzade eğitmeni lala ile birlikte sancağa gönderilirdi.

Sancağa çıkan şehzade, bir devlet yönetmenin ne olduğunu öğrenirdi:

Sarayda teorik eğitimini tamamlayan şehzade, Anadolu topraklarında bulunan Manisa, Amasya, Konya, Trabzon, Kütahya, Sinop, Sivas, Bursa, İzmit, Eskişehir, Balıkesir gibi sancaklardan birine yönetici olarak atanırdı. Şehzade burada padişaha bağlı olsa bile bir nevi özerk yönetim sahibi oluyordu.

Sancağa giden şehzade padişah olmadığını bilir ama o bölgenin padişahı gibi kararlar alırdı. Bölgede gerçekleşen her şey onun sorumluluğundaydı. Aynı zamanda bölgedeki askerlerin de komutanı olduğu için savaş zamanlarında sancağındaki askeri toplar ve asıl orduya katılarak kendi askerlerine liderlik ederdi.

Sancak meselesini iyi anlamak gerekiyor. Çünkü teorik eğitimin pişip gerçek anlamda işe yarar hale geldiği süreç, şehzadenin sancakta yönetici olduğu dönemdir. Şehzade burada bir devlet yönetmenin ne anlama geldiğini, zorluklarını ve sorumluluklarını en iyi şekilde anlardı. Vakti gelip tahta çıktığı zaman, bu tecrübe sayesinde imparatorluğu yönetebilecek hale gelirdi.

Sancak sistemi kaldırıldı, padişahlık bozuldu:

Sancak sistemi Türk devlet geleneğinden gelen ve Osmanlı’ya kalan önemli bir mirastı. Fakat maalesef 17. yüzyılda bu miras kaldırıldı. III. Murad oğlunu sancağa gönderen son padişah, III. Mehmed de sancağa çıktıktan sonra padişah olan son isimdir. Sancağa çıkmadan padişah olan ilk isim ile III. Mehmed’in oğlu I. Ahmed olmuştur.

Fatih Sultan Mehmed tarafından çıkarılan Fatih Kanunnamesi’nde devletin bekası için kardeş katli vaciptir deniyordu. Bu nedenledir ki herkesin tahta çıkma şansı olduğu bir ortamda taht kavgalarının sonu gelmiyordu. I. Ahmed tarafından getirilen ekber ve erşed sistemi ile en büyük şehzadenin tahta çıkması usulü, taht kavgalarının önüne geçmiş ve kardeş katlini ortadan kaldırmıştır.

Tabii şehzadeler öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler ama en büyük şehzadenin tahta çıkma garantisi olunca yani ortada bir rekabet olmayınca kim, neden kendini geliştirsin? Bir de üstüne I. Ahmed tarafından sancak sistemi kaldırılınca olanlar oldu ve dünyayı tanımayan şehzadeler padişah olur hale geldi.

Kafes sistemi koca imparatorluğun sonunu getirdi:

Şehzadeler tıpkı eski sistemde olduğu gibi ergenlik dönemine gelene kadar sıkı bir eğitim almaya devam ettiler. Sancak sistemi kaldırıldığı için bu yaşa gelen şehzadeler Şimşirlik adı verilen bir odaya kapatılmaya başladılar. Bu odalarda da eğitim devam ediyordu ama şehzade oradan çıkamıyor; birkaç hocası, cariyeleri ve annesi dışında neredeyse kimseyi görmüyordu.

Tabii ne oldu, şehzadelerin büyük bir bölümü delirdi. Çünkü devamlı öldürülme korkusu ile yaşıyorlardı. Delirmeyenler de herhangi bir devlet tecrübesine sahip olmayı bırakın insan ilişkileri kurmayı bile bilmedikleri için tahta çıkınca onlara ne denirse onu yapar hale geldiler. Tabii hakkını yemeyelim kafesten çıkıp çok iyi işler başaranlar da var ama çoğunluğu maalesef vasat yöneticiler olmuşlardır.

Şehzadeler uzun yıllar bayram törenlerine bile katılmadılar:

Bu adam şehzade, yani sırası gelince Osmanlı İmparatorluğu’nun tahtına oturacak. Fakat gördüğü muamele insanlık dışı. Öyle ki 19. yüzyıla kadar şehzadeler devlet törenlerini bırakın bayram törenlerine bile katılamıyorlardı. Neyse ki Abdülmecid insaflı çıktı ve 1839 yılında bir karar alarak şehzadelerin bu tür törenlere katılmalarına izin verdi.

Yine aynı dönemde kafes sistemi biraz yumuşatıldı ve şehzadelerin eğitim sistemi yeniden düzenlendi. 1909 yılına geldiğimizde artık o sapkın kafes sistemi kaldırılmıştı ve şehzadeler insanca muamele görüyorlardı. 1922 yılında Hanedân-ı Saltanat Kararnamesi ile şehzadelerin eğitim sistemi yeniden düzenlendi ama iş işten geçmişti artık. Osmanlı İmparatorluğu tarihin tozlu sayfalarına karışmaya mahkum olmuştu.

Osmanlı İmparatorluğu’nda tahta geçmeden önce şehzadeler nasıl eğitim alırdı sorusunu yanıtlayarak bu eğitim sürecinin yıllar içerisinde geçirdiği değişimden bahsettik. İnsan düşünmeden edemiyor, sancak sistemi hiç kaldırılmasaydı acaba bugün nasıl bir dünyada yaşardık?