Sibirya'daki Donmuş Toprakların Altından Çıkarılan Birbirinden İlginç Antik Canlılar

Sibirya'daki Donmuş Toprakların Altından Çıkarılan Birbirinden İlginç Antik Canlılar

Bilim insanları, çeşitli canlı türlerini keşfetmek için uzun yıllardır çalışmalarını sürdürüyor. Bu keşifler, onlarca yılı deviren araştırmaların bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Farklı hayvan türleri üzerindeki çarpıcı bulgular, bilim dünyasının yönünü değiştirmekte ve bizim de dikkatimizi çekmekte. Gelin, hep birlikte bu canlılara bir göz atalım.

Bilim insanlarının keşifleri, uzun yıllar süren araştırmaların yanı sıra kimi zaman tesadüfi kimi zaman ise bölge halkının yönlendirmeleriyle gerçekleşebiliyor. Örneklerini vereceğimiz canlıların yaşam alanlarına baktığımızda, bir zamanlar dünyanın soğuk bölgerinde varlıklarını sürdürdüğünü görüyoruz. Bunların başında ise Rusya’nın Sibirya bölgesindeki Yakutistan​ geliyor.

Hemen hemen her yıl antik hayvanların donmuş toprakların altından çıkarıldığı Yakutistan, bir bilim insanının araştırmaları için veri elde edebileceği en verimli bölgelerden biri. Dikkati çeken nokta ise bu canlılardan bazılarının yaşama geri döndürülmüş olması!

İlk olarak mikroskobik canlılara değinelim: Bu bağlamda ele alınması gereken ilk tür, “rotiferalar”.

Rotiferalar, en az 24.000 yaşında olan canlılardır. Çok dayanıklı bir türdür. Hatta olağandışı koşullarda kendini kurutabilme yeteneğine sahiplerdir. Su donduğunda ya da bir kuraklık söz konusu olduğunda bu canlılar, vücutlarındaki kalan suyun tamamını hücrelerinden hızla uzaklaştırır ve maddeler üretmeye başlarlar. Maddeler, beklemeye alınmış bir yeniden canlanma evresine girer. Şaşırtıcı olan ise, bu durumu on binlerce yıl boyunca yapabilmeleri.

Koruyucu bir biyolojik mekanizmaya sahipler. Donmayla karşı karşıya kaldıklarında, bununla zorlanmadan başa çıkabiliyorlar. Oysa birçok tür, soğuğa rastladığında bu koşullarla mücadele edememektedir.

Rotiferalar sınıfı içinde uzun ömrüyle rekor kıran bir tür: Nematod

Rus Toprak Bilimi Enstitüsü, ilk araştırmalarının 2018 yılına dayandığı 42.000 yıllık nematod yuvarlak solucanlarla ilgili tesadüfi keşifler gerçekleştirmişti. Bilim insanlarının esas gayesi, donmuş tek hücreli organizmaları analiz etmekti. Bu amaçla petri kalıplarına yerleştirdikleri toprak örnekleri, sürpriz bir şekilde nematodların canlanmasına neden oldu.

Bilinen biyokimyasal reaksiyonlar göz önüne alındığında, çok hücreli organizmalarda, yuvarlak solucanların yaşama ve üreme fonksiyonlarını gerçekleştirebilmesi olanaksızdı fakat bu yolla mümkün kılındı.

Rotiferalar yeniden canlanan tek canlı değil. 24.000 yıl canlı kalabilen bir başka canlı ise “çarklı hayvanlar”.

Rusya’daki bir grup araştırmacı, permafrost yüzeyinin yaklaşık 3,3 metre altındaki topraktan, çarklı hayvan olarak ifade edilen mikroskobik canlılar keşfetmişti (Permafrost, yıl boyunca 0 derecenin altında donmuş halde kalan toprak ve kayalardır).

Bu keşifle hayvanların, ilk kez kriptobiyozda 10.000’lerce yıl hayatta kalmasının mümkün olabileceği kanıtlandı. Tamamen dişi olduğu bilinen hepçil çarklı hayvanlar, deniz ortamında varlığını sürdürüyor ve doğadaki en dayanıklı canlılar arasında yerini alıyor.

Sırada isimlerine aşina olduğumuz hayvanlar var:

Bir köpek mi, yoksa bir kurt köpeği mi?

Yakutistan’ın donmuş toprağında, tarihin çok öncesine dayanan köpek yavrularının üç mumyası bulunmuştu. Aynı bölgede 12.500 yıldır permafrostta kaldığı tespit edilen bu üç aylık yavrulardan birinin beyninin hala sağlam olduğuna inanmak bir hayli güç. Köpek yavrularından biri, Yakutya’nın Abisky Bölgesi’ndeki halk tarafından bulunmuştu.

Konuyla alakalı araştırmalara bakıldığında yavrunun permafrostta neredeyse 18.000 yıl geçirdiğini; süt dişler, kirpikler ve burun gibi ayrıntılarının gözle görülebilir olduğu belirlendi. Fakat belirsizliği koruyan bir şey var ki o da köpeklerin türünün ne olduğu. Bu gizemi çözmek amacıyla Avrupa’nın en büyük köpek DNA bankasının bulunduğu İsveç Paleogenetik Merkezi (CPG) olaya el attı ancak Yakut köpek yavrusuyla ilgili bir genetik eşleşmeye ulaşamadı.

40.000 yıl önce yaşadığı bilinen Lena atının kan örneklerinden “dünyanın en eski kanı”nı arşivlemek mümkün.

Soyu tükenmiş olan fakat Batagay fayında bir örneğinin bulunduğu Lena, adeta dünyada korunan en iyi Buz Devri keşfi. En iyi keşif diyoruz çünkü binlerce yıl geçmesine rağmen gövdesinde herhangi bir hasar yok. Tıbbi incelemelerle ele alınan Lena’nın iç organlarındaki alüvyon kalıntıları, onun çamurda boğulduğuna işaret etmekte.

Bilim insanları, öldüğünde yaklaşık iki haftalık olduğu tespit edilen bu atın, çürüme evresini iç organlarına ulaşmadan engelledi. Böylelikle 40.000 yıl sonra yumuşak dokuların kırmızı kalması ve kalp damarlarından sıvı kan örnekleri alınması sağlandı. Hedef, kan örneklerini alarak “dünyadaki en eski kan”ı arşivlemekti.

Bilim insanları, soyu tükenmiş türlerin canlı hücrelerini çıkarma çalışmalarına yeşil ışık yaktı fakat şimdiye kadarki deneyleri başarılı olamadı. Kim bilir belki yarın hiç ummadığımız bir hayvan türüne ait çeşitli bulgular gün yüzüne çıkabilir.

Bir diğer buz devri keşfi ise “kurt başı”.

Dokuları bozulmamış halde, donmuş toprakta bulunan bir kurt başı, bilim insanlarını bir hayli heyecanlandırmıştı. Araştırmacılar, bu hayvanın baş bölgesinin kusursuz bir biçimde korunduğunu ifade ediyor.

Mamut benzeri tüylere sahip olan ve dişleri hala üzerinde olan bu kurt başının, şaşırtıcı şekilde 40.000 yıldan daha öncesine ait olduğu tespit edildi. Bu bulguyu özel kılan şey, hayvanın dokusundan ziyade beyninin bile hala yerinde olması.

Bilim insanları, bu türün evrimleşme biçimini ve dış görünüşünün nasıl değiştiğini tespit etmek amacıyla hayvanın DNA’sını hala incelemekte ve modern kurtlar ile karşılaştırma çalışmalarını sürdürmektedir.

Dahası var: Aslanlar ve mamutlar

Sibirya bölgesinde yaşayan, iki metre uzunluğunda ve yaklaşık 260 kg oldukları bilinen büyük mağara aslanlarının en büyüğünün, 47.000 yıl permafrostta hapsolduğu bilinmekte. Üstelik elde edilen verilerle, iki aslan yavrusunun benekli ve kalın kürklere sahip olduğunu söylemek mümkün.

Diğer hayvan türüne gelecek olursak; yüzde 70’i Yakutistan bölgesinde bulunan mamut kalıntılarının ve diğer mamut faunalarının arasında analiz edilebilen örneklerin başında Lena mamutu geliyor.

Lena, bilim insanlarının uzun uğraşlar sonrası keşfedebildikleri ilk eksiksiz mamut iskeleti. Bölgedeki Evenkiler, mamut iskeletinin içinde bulunduğu permafrostun çözülmesini dört yıl bekledi. Bu sayede, türün dişleri, iki bacağı, bir gözü ve büyük deri parçaları incelenmek üzere zooloji görevlilerine ulaştı.

28.000 yıl önce yaşamış genç bir dişi olan Yuka ise, en iyi şekilde korunarak mumyalanan başka bir mamut türü. Bu canlının, kas hücreleri çekirdeklerinin çok iyi korunduğu anlaşıldı ve biyolojik aktivite belirtileri gösterebilme ihtimali bile incelenmeye değer bulundu.

Bilim insanları, geçmişten günümüze çeşitli canlılar ve bunlar üzerindeki çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Bahsettiğimiz tüm keşiflerin hemen hemen hepsi Yakutistan ve çevresinde kendini gösteriyor.

  • Kaynaklar: New Atlas, New Scientist, Ungo
İLGİLİ HABER

İLGİLİ HABER

İLGİLİ HABER