Son Yıllarda Özellikle Z Kuşağının Tercih Ettiği "Sessiz İstifa" Tam Olarak Nedir, Neden Bu Kadar Artıyor?

Son Yıllarda Özellikle Z Kuşağının Tercih Ettiği “Sessiz İstifa” Tam Olarak Nedir, Neden Bu Kadar Artıyor?

Pandemiden sonra Amerika ve Avrupa’da bir viral haline gelen ‘sessiz istifa’, artık ülkemizde de sosyal medyada sıkça konuşulan kavramlar arasında. Özellikle Z kuşağının başını çekip popülerleştirdiği bu kavram tam olarak nedir?

Son zamanlarda Zoom, Teams ve Slack gibi çalışma platformlarında sessiz istifa hakkında çok fazla konuşuluyor. Özellikle Avrupa ülkesindeki çalışanların, işten daha fazla doyum almak istedikleri ve daha iyi işleri hak ettiklerini düşündükleri için gelecek sene işten çıkacaklarını söyledikleri görülüyor.

Aslında bu kavram, işinden memnun olmayan insanların, daha iyi bir iş bulana kadar çalışma tempolarını sessizce değiştirmeleri durumuna karşılık geliyor. O zaman gelin, çalışanların bu ilginç girişimlerinin sebeplerine bir bakalım.

Mevzu sadece iş bırakmak mı?

Görsel: Mashable

Hayır, aslında bu yaklaşımın temel olayı, adından anlaşıldığı şekilde sadece sessizce işi bırakmak değil. Burada kastedilenlerden biri; kişilerin, iş yerinde kendilerinden beklenen işin daha azını yapmaya başlamalarıdır. Çünkü hak ettikleri kadar karşılığını aldıklarını düşünmüyorlar. Yani ”nasıl olsa bana ek bir ödeme yapılmayacak” diye düşündükleri için kendilerinden istenen ek işleri yapmayı reddedebiliyorlar. Hatta bu durum TikTok’ta Z kuşağı arasında çok konuşulduğu gibi gençler birbirlerine bu konuda tavsiye de verebiliyorlar.

Bu durum Y kuşağında da deneyimlenebiliyor. Ancak Z kuşağı arasında daha yaygın olduğu için bu kuşak odağında ele alınabilecek bir kavram olduğunu söyleyebiliriz. Gençler, böyle davrandıklarında işverenlerinin onları ‘tembel’ diye yaftaladıklarından söz ediyor. Ancak bu kavram; kişilerin tüm hayatlarına hükmedecek şekilde yaptıkları işi odak noktası haline getirmek istememeleri düşüncesi üzerine kurulu diyebiliriz. Çünkü özellikle pandemide evden çalışma sürecine geçilmesi, çoğu kişinin iş ve özel yaşamı arasındaki dengeyi kaybetmesine yol açmıştı. Bu nedenle çalışanlar, bu dengesizliğe karşı sessizce işi bırakma planları yaparak isyan etmeye başladı diyebiliriz.

Aslında bunu yapanların temel isteği “daha iyi ve anlamlı bir hayat yaşamak”.

Görsel: Business Insider

Bu davranışı gösteren kişiler, son 20 yıl içerisinde kapitalizmin geldiği şu noktada, çalışanlardan yapmaları gerekenden daha fazla iş talep edildiğinden şikayet ediyor. Hatta resmen bunun ücretsiz emeğe dönüştüğünü de söyleyebiliriz. Çünkü çoğu kişinin, kaldığı ekstra mesailerden para bile almadığı durumlar söz konusu olabiliyor. Bu konunun ağırlıklı olarak Z kuşağında baş göstermesinin nedeni; bu kuşağın, ebeveynleri kadar güvenceli bir işe ve düzenli bir hayat standardına sahip olamamasıdır diyebiliriz.

Görsel: Today

Aslına baktığımızda 35 yaş altının (bu da Z ve Y kuşağı oluyor), nispeten daha kolay yükselebilme avantajı olan işleri tercih ettiği, yapılan araştırmalarca ortaya konmuş durumda. Ancak gençlerin bu işlere yönelmesi, çoğu zaman sözleşmelerin, işte kalıcılığın ve mal-mülk sahibi olma durumunun belirsiz olmasına yol açabiliyor. Hatta bu kişiler haddinden fazla çalışıp terfi ve prim almak için çabalasa bile yine de önlerine üstleri tarafından engeller çıkarılabiliyor.

Yapılan bir araştırmada gençlerin, çalıştıkları yerlerde daha fazla esneklik ve işe bağlanacak bir amaç aradıkları söyleniyor. Aynı zamanda sosyal yaşamlarında da yaptıkları bu işin, kendilerine bir tatmin sağlaması gerektiğini düşündükleri ortaya çıkıyor. İşte bu nedenle çoğu kişi, daha iyi yaşamak için çalışmayı reddedip sessiz istifayı tercih edebiliyor.

Sessiz istifa yapan kişiler, patronlarının kendilerine karışmasına artık izin vermiyor.

Görsel: Fortune

Başta da belirttiğimiz gibi bu kişiler, sadece işten çıkmıyor işe devam etseler bile taktik değiştiriyorlar. Böyle yapanların çoğu, ”madem hakkımı alamıyorum, o zaman en minimum düzeydeki performansı gösteririm” mantığına girebiliyor. Yani çalışanlar, eskiden gösterdikleri performansı düşürüyor. Bu da işverenlerin gözünde, işten kaytarmak gibi anlaşılabiliyor. Bir de şu var: Bu insanların gösterdikleri yüksek çaba, karşılarındaki kişi tarafından anlaşılıp o çaba daha iyi bir konumla, yüksek maaşla veya primle ödüllendirilmediğinde, kişilerin benlik saygılarında düşüş gerçekleşiyor.

Aslında bu insanlar, böyle davranarak iş yaşamı nedeniyle özel hayatlarında kaybettikleri mutluluğu, umudu ve öz saygıyı geri kazanmak istiyor.

Görsel: Harvard Business Review

Birleşik Krallık’ta yapılan 2017-2021 yıllarını kapsayan bir araştırmada, kişilerin yarısından fazlasının iş ve özel yaşamındaki dengeyi kaybettiği, özel hayatına işini taşıdığı ortaya çıkıyor. 2022 yılında yine aynı ülkede yapılan başka bir araştırmada, çalışanların yalnızca %9’unun işine bağlı olduğu görülüyor. Yani bu araştırmalara bakıldığında; çalışanların, emeklerini korumak için gösterdikleri bu tepkinin pek de haksız olmadığını söyleyebiliriz.

Ki 2019 yılında Dünya Sağlık Örgütü (WHO); yorgunluğu, iş hayatıyla özdeşleştirdiği bir açıklama yaptı. DSÖ’ye göre, yorgunluk; tükenme, iş esnasında zihinsel olarak odaklanamama ve performansın düşmesi ile karakterize bir duygu, yani iş hayatıyla ilgili bir deformasyon olarak kabul edilir. Yorgunluk, aşırı çalışmanın bir sonucu olduğu için kişilerin psikolojik ve fiziksel sağlığını olumsuz etkileyebilir.

Görsel: Harvard Business Review

Yapılan araştırmalar, iş yerlerinde mutlu olan insanların daha üretken ve işine daha bağlı olduğunu gösteriyor. Böyle çalışan kişiler, sakince işlerini yapmaya odaklandıkları için iş arkadaşlarıyla da daha az rekabet edebiliyor. Aslında şirketler bu yaklaşımı benimsediklerinde, çalışanların kendilerine daha sadık olmasını sağlayabilir. Sadık bir çalışan demek, yine şirket için yüksek kar demektir.

Görsel: Inc. Magazine

Sessiz istifaya mahal vermek ise çoğu firma için olumsuz sonuçlar doğurabiliyor. Çünkü bu durum, o firmanın çalışanı artık motivasyonunu kaybetmiş, çoktan salıvermiş demektir. Bu da ne yazık ki şirketin kendi içerisindeki disiplinsizliğin ve motivasyonsuzluğun, çalışanın üzerindeki etkisi oluyor. Çünkü işverenler, her bireye ‘yeri doldurulabilir’ konumlar olarak baktıkları için kısa vadede kar etseler bile uzun vadede yerini doldurdukları konumların da sessizce boşalmasıyla kayıp yaşayabiliyor.

Bu nedenle uzun vadede kaybetmek istemeyen iş verenlerin, çalışan refahını gözetmek, onların kişiliklerine ve özel hayatlarına saygı duymak, insani mesailer ayarlamak gibi birtakım iyileştirmeler yapmaları gerekiyor. Peki siz hiç daha önce sessiz istifayı denediniz mi? Deneyimlerinizi ve düşüncelerinizi yorumlarda bizimle paylaşabilirsiniz.

Kaynaklar: Nation World News, Istanbul Gelisim University

İLGİLİ HABER