Sosyal Medyada Bio'suna 'Psikolog' Yazıp Bundan Para Kazanan 'Diplomasız' Kişiler İçin Herhangi Bir Yaptırım Var mı?

Sosyal Medyada Bio'suna 'Psikolog' Yazıp Bundan Para Kazanan 'Diplomasız' Kişiler İçin Herhangi Bir Yaptırım Var mı?

Instagram’da “instamom”, “psikolog anne”, “pSiKoloĞunuZ” gibi kullanıcı adları alarak mantar gibi türeyen bu kişiler, diplomaları olmamalarına rağmen on binlerce kişiyi kandırıp onlardan epey para kaldırıyor.

Depresyondaki kişilere neredeyse “ne dertler var, takma kafana yaa” gibi tavsiyelerde bulunup bu kişileri daha da çöküntüye sürükleyebilen bu “diplomasızlar”a rastlarsanız neler yapabileceğinizi anlatacağız.

Bu kişilerin söz konusu eylemlerinin hukukta nasıl karşılığı olduğunu bir avukata ve bir psikoloğa danıştık, sahte bir psikoloğa rastladığınızda bu bilgiler işinize çok yarayacak.

Sahte psikologlar sadece sosyal medyada değil, ofislerinde bile sözde terapilerini uyguluyorlar.

Neden bu kadar rahatlar? Çünkü müşterilerde diploma sorma farkındalığı bulunmuyor. Soran oluyorsa da muhtemelen konuyu bir şekilde geçiştiriyorlar.

Aslında bu kişiler kendilerine daha çok yaşam koçu, ilişki danışmanı, aile danışmanı gibi kulplar uyduruyor.

Fakat sağlık lisansiyeri değiller ve psikoterapi yetkinlikleri bulunmuyor. Oysa fiziksel sağlık gibi psikolojik sağlık da hata kabul etmez, aksi takdirde hastaların sağlığında geri dönüşü zor sorunlar açığa çıkabilir.

Üstelik bu kişilerin sayıları azımsanamayacak kadar fazla. Türk Psikologlar Derneğine binlerce şikayet yağıyor.

Son yıllarda toplumun ruh sağlığının daha da bozulması, bu kişiler için fırsat kapısına dönüşmüş durumda. Bazıları sadece kolay yoldan para kazandığı için bu işi yaparken bazıları da sırf bu mesleğe özendiği için bunu yapıyor.

İLGİLİ HABER

Uzaktan, çevrim içi terapinin yaygınlaşmasını da fırsat bilerek pek çok yerde boy gösteriyorlar. Özellikle de pandemi döneminde, kısa sürede geniş kitlelere ulaşarak birer sosyal medya fenomenine dönüşenleri de var.

Aslında bu sorunun en önemli nedenlerinden biri, Türkiye’de hâlihazırda bir ruh sağlığı yasasının olmaması.

Bunun yoksunluğu maalesef çok soruna yol açıyor. Tam da bu noktada sahte psikolog, psikolojik danışman ve bu unvanı kullanarak terapi adı altında güvenilir olmayan, kanıta dayalı olmayan metotlarla (şifa terapisi, kozmik enerji terapisi, koçluk, eğitim uzmanlığı, NLP, melek terapisi, daha sayamayacağımız bir sürü isimde) terapiler verilmeye çalışılıyor.

Terapi hizmeti verirken psikoloji ya da psikolojik danışmanlık mezunu olmayanlar ve bu unvanları kullananlar ilk etapta derneklere iletiliyor. Türk Psikologlar Derneği, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği gibi derneklerin avukatları aracılığıyla da bu bireylere davalar açılıyor.

Tabii şikayet sadece derneklere olmuyor. Bu alanda sözde terapi hizmeti verdiği tespit edilen kişiler hangi alanda merkez açtılarsa o birime de şikayet edilebilir.

Örneğin eğitim uzmanı olarak bir eğitim danışmanlık merkezi açtıysa ama bu ad altında kendini psikolog gibi göstererek hastaları görüyorsa o zaman da Milli Eğitim Bakanlığına ve yine Türk Psikologlar Derneğine şikayet edilebilir.

Derneklere şikayet şartı aranmıyor, bunu bilen herhangi bir vatandaş da savcılığa suç duyurusunda bulunabilir.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı olan aile danışmanlığı merkezleri de bu hizmeti veriyor. Fakat yine hatırlatmak isteriz ki ruh sağlığı yasasının yoksunluğu bu unvanların ve bu unvanlara sahip insanların yaptıkları işlerin hoyratça kullanılmasına neden oluyor. Cezai yaptırımlar ancak yasanın bir an önce çıkması ile netliğe kavuşacağı düşünülüyor.

Hukuktaki karşılığını daha iyi anlayabilmek adına “unvan gaspı”ndan da bahsetmek gerekiyor.

Kişinin, kendisine ait olmayan unvanı kendisine aitmiş gibi kullanması durumunda unvan gaspı oluşuyor. Özellikle sosyal medya üzerinde, kişiler kendi mesleklerini veya unvanlarını gerçeğe aykırı olarak gösterebiliyor.

Burada ülkemiz kanunlarında suç oluşup oluşturmadığı hususunda çeşitli soru işaretleri bulunuyor. Bunlardan ilki, unvan gaspı ile bir kamu görevine haiz bir mesleğin üstlenilmesi durumu. Örneğin polislik, hakimlik, savcılık veya doktorluk gibi.

Burada olay özeline göre değişmekle beraber kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi suçu gerçekleşebilir. Kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi suçu, herhangi bir kamu görevinin kişi tarafından yerine getirmeye teşebbüs edilmesi ile oluşuyor.

Suçun vücut bulması için sadece bir kamu görevine ilişkin sıfatın kullanılması yeterli değildir, kişinin söz konusu kamu görevini yerine getirmeye teşebbüs etmesi de gerekir.

Örneğin, bir kişinin kendisini sadece polis, savcı veya hakim olarak tanıtması suça vücut vermez; failin aynı zamanda polis, hakim veya savcı gibi hareket etme ve bundan menfaat elde etme çabası da gerekir. Bu suçun cezası 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıdır.

Kamu görevleri dışındaki mesleklerin üstlenilmesi halinde ise yine olay özelinde suç gerçekleşebilir.

Bilindiği üzere Türk Ceza Kanunumuzda yalan söylemenin bir yaptırımı bulunmuyor. Bu sebeple kişinin gerek sosyal medyada gerekse gerçek hayatta mesleği konusunda gerçeğe aykırı beyanda bulunması sadece suç olarak kabul edilmiyor.

Ancak kişi bu gerçeğe aykırı söylemiş olduğu mesleği kullanarak bu durumdan maddi menfaat elde edecek işler gerçekleştirirse burada dolandırıcılık suçunun gerçekleşebileceği söylenir.

Örneğin kişi yazılım mühendisi olmamasına rağmen yazılım mühendisi olduğunu ve bir bedel karşılığında kişilere yardım edebileceğini söylediğinde, yazılım mühendisi olmadığı için bu noktada dolandırıcılık suçunun basit hali gerçekleşmiş olacaktır.

Yani burada sadece unvan kullanımı suç olmamakla birlikte bu unvan kullanımı sonucunda menfaat elde edilmiş olması durumunda cezai sorumluluk doğabilecektir.

Özetle; yasada eksiklikler bulunmakla birlikte çeşitli şartlarda bu sahte psikologlar ceza alabilmektedirler. Bahsettiğimiz derneklere ya da savcılığa şikayette bulunabilirsiniz. Diploma sormaktan çekimeyin, hiçbir şey sağlığınızdan daha önemli değil.

İLGİLİ HABER