Şüpheli Ölümü Bugün Bile Tartışılan, Eşi Dışında Tüm Dünyanın Sevdiği Kadın: Prenses Diana’nın Trajik Hayat Hikayesi

Şüpheli Ölümü Bugün Bile Tartışılan, Eşi Dışında Tüm Dünyanın Sevdiği Kadın: Prenses Diana’nın Trajik Hayat Hikayesi

Bugün İngiltere tahtında oturan Kral III. Charles’ın ilk eşi ve çocuklarının annesi Prenses Diana, tüm dünyanın sevdiği bir isimdi. Boşandıktan sonra bile halkın sevgilisi olsa da gencecik yaşında şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti. Gelin Prenses Diana kimdir yakından bakalım ve trajik ölümü ile sonlanan hayat hikayesini görelim.

8 Eylül 2022 tarihinde Kraliçe II. Elizabeth’in hayatını kaybetmesi ile birlikte İngiliz kraliyet ailesi yeniden dünyanın gündemine oturdu. Bugün İngiltere tahtında oturan Kral III. Charles’ın ilk eşi ve çocuklarının annesi olan Prenses Diana ise belki de hiç gündemden düşmedi. Uzun süre önce şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden Prenses Diana, İngiliz kraliyet ailesinin yüzü magazine dönük isimlerinden bir tanesiydi.

Soylu bir ailenin kızı olarak ileride kral olacak prensle evlenmişti ama Prenses Diana evliliğinde mutlu olmamıştı çünkü ona göre bu üç kişilik bir evlilikti. Boşandıktan sonra bile dünya gündeminden bir an olsun düşmemişti ve yaptığı sansasyonel açıklamalar ile koca krallığı sarsmayı başarmıştı. Gelin Prenses Diana kimdir yakından bakalım ve trajik ölümü ile sonlanan hayat hikayesini görelim.

Prenses Diana kimdir? Annesinin elinden zorla alınan küçük bir kız çocuğu:

1 Temmuz 1961 tarihinde İngiltere’de dünyaya gelen Diana Frances Spencer, eski İskoçya Kralı II Robert tarafından kurulan Stuart Hanedanından bir ailenin üyesiydi. Hem anne hem de baba tarafından Birleşik Krallık soylusu olan Diana, aynı zamanda ünlü oyuncu Audrey Hepburn’ün kuzenidir.

Beş kardeşin en küçüğü olan Diana’nın babası Edward John Spencer ile annesi Frances boşanınca babalarından ayrılarak Londra’ya taşındılar. 1975 yılında babası Lord, Diana ise Lady unvanını aldı. Babası daha sonra Raine Cartland ile evlenmiştir.

Babasını ziyaret ettiği bir sırada Lord onun eve dönmesini engelledi yani Diana annesinden koparıldı. Frances Spencer pek çok dava açsa da kızını alamadı. Diana ise üvey annesini hiç sevmiyordu. Bu durum uzun yıllar böyle sürdü ancak ölümünden kısa bir süre önce hem öz hem de üvey annesiyle barıştı.

Diana hiç de bildiğimiz bir Lady gibi değildi:

Diana’yı tüm dünyanın sevdiği bir isim haline getiren aykırı özellikleri henüz çocuk yaşta başladı. Okulunda herkes tarafından seviliyordu ancak dersleri hiç iyi değildi. Ablası gibi gerçek bir Lady olarak davranması isteniyordu ancak Diana pek de oralı değildi. 1977 yılında İsviçre’deki Institut Alpin Videmanett’e gitmeye başladı.

Institut Alpin Videmanett pek ona göre değildi, bu nedenle evine yani Londra’ya döndü. Babası burada 18 yaşındayken bir daire tuttu ve arkadaşlarıyla birlikte yaşamaya başladı. Yemek kurslarına ve Vacani’s Dance Academy’ye gitti. Young England Kindergarten Hemşirelik Okulu’nda çalışmaya başladı. Sosyal ve hareketli bir hayatı vardı.

Lady Diana veliaht prensle evlenerek Prenses Diana oluyor:

O dönem 30 yaşında olan Prens Charles tahtın varisiydi ve bu nedenle bir önce evlenmesi yönünde baskılar vardı. Charles epey çapkın biri olduğu için aile araya girdi ve Stuart Hanedanının genç, güzel kızı Diana ile Charles’ın evlenmesine karar verildi. 24 Şubat 1981 günü resmen nişanlandılar.

29 Temmuz 1981 günü 30 yaşındaki Prens Charles ile 20 yaşındaki Lady Diana’nın St. Paul Katedrali’nde gerçekleştirilen düğünü milyarlarca kişi tarafından canlı olarak izlendi. Diana artık Kraliyet Altesleri Galler Prensesi olmuştur. Diana’nın babası bunun İngiliz kraliyet ailesine bir hizmet olduğunu söylüyordu.

Diana, Charles için en doğru adaydı çünkü geleneklere göre Katolik Kilisesi’nden biri ile evlenemezdi. Protestan ve İngiliz Kilisesi’ne bağlı soylu bir aileden olması ise tam aranılan özelliklerdi. 20 yaşındaki dünyalar güzeli Diana’nın utangaç tavırları herkesin dikkatini çekmişti. Fakat bilinmiyordu ki Charles’ın gönlü Camilla Parker Bowles’daydı.

Prenses Diana’nın üç kişilik evliliği:

Prenses Diana İskoçya tatili sırasında hamile kaldı ve 21 Haziran 1982 tarihinde Prens William’ı doğurdu. 15 Eylül 1984 tarihinde ise Prens Harry dünyaya geldi. Prenses Diana, Harry’nin doğduğu gün için ‘evliliğimin bittiği gün’ diyor. Çünkü Prens Charles asla Diana ile iletişim kurmuyor, evli gibi davranmıyor, onu tanımaya çalışmıyordu; başkasını seviyordu.

Diana evlilik stresi yaşadığı sırada bulimia hastası olmuştu ve berbat evliliği bu hastalığı daha da beter hale gelmişti. Charles’a rağmen bu evliliği ayakta tutmak için her şeyi yapıyordu ve prens oralı değildi. İkili en sonunda 1992 yılında evleri ayırdı. Prens Charles Highgrove’da bulunan evinde, Diana ise Kensington sarayında kalmaya başladı.

Hala evli oldukları 1995 yılında Prenses Diana gizlice BBC muhabirlerine bir röportaj verdi. Tüm söylediklerinin yanı sıra “Bu evlilikte biz üç kişiydik, yani biraz kalabalıktı” cümlesi olay yaratmıştı. On milyonlarca kişinin izlediği röportaj sonrası hem kraliçe hem de başbakan artık boşanmaları gerektiğini söyledi ve 28 Ağustos 1996 tarihinde resmen boşandılar. Diana artık Kraliyet Altesleri Galler Prensesi değil yalnızca Galler Prensesi olarak anılacaktı ve eğer evlenirse bu unvan da elinden alınacaktı.

Artık bekar bir kadın olan Prenses Diana’nın şüpheli ölümü:

Hem Prens Charles’in hem de Prenses Diana’nın henüz evli oldukları dönemde bile evlilik dışı ilişkileri olduğu biliniyor. Hatta bunların pek çoğu magazine bile konu oldu. Boşandıktan sonraki dönemde Prenses Diana, Dodi Al Fayed isimli bir iş insanı ile ilişkiye başladı. Sonları birlikte oldu.

1997 yılında Prenses Diana ile Dodi Al Fayed Fransa’ya tatile gittiler. 31 Ağustos gecesi Fayed’in evine döndükleri sırada aracın şoförü farklı bir yola girdi. Araç, karanlık bir tünelde kaza yaptı. Henri Paul ve Dodi Al Fayed oracıkta öldü. Prenses Diana yaralıydı, iki saat boyunca kurtarılmaya çalışıldı ama en sonunda o da hayatını kaybetti.

Prens Charles ve kardeşleri Prenses Diana’nın cenazesini alarak İngiltere’ye getirdiler. 6 gün resmi yas ilan edildi. Prenses Diana için dillere destan bir cenaze töreni yapıldı ve milyarlarca kişi tarafından canlı olarak izlendi. Gelin görün ki aradan uzun yıllar geçmesine rağmen bunun bir kaza mı yoksa bir suikast mi olduğu hala tartışılmaktadır.

O yalnızca kraliyetin değil, halkın prensesiydi:

Dönemin İngiltere başbakanı Tony Blair, Diana için Halkın Prensesi demiştir. Gerçekten de öyleydi. Galler Prensesi ve geleceğin kraliçesi olarak Milletler Topluluğu’ndaki görevlerde II. Elizabeth’i temsil ediyordu. Basın ile arası çok iyiydi. Güzel ve etkileyici bir kadındı ama onu sevdiren asıl olay, yaptığı iyilik çalışmalarıydı.

Prenses Diana tüm İngiliz kraliyet ailesi üyeleri gibi yaşlılar ve çocuklar için yapılan yardım kampanyalarına katılıyordu. Fakat herkesten farklı olarak o dönem dışlanan AIDS hastaları için de mücadele veriyordu. Uluslararası Kızılhaç Komitesi tarafından düzenlenen mayın kaldırılması kampanyalarını destekliyordu. Kanserliler ve akıl hastaları için de destek kampanyaları yapıyordu. Maalesef söyleyebiliriz ki eşi Charles hariç herkes bu kadını çok seviyordu.

Şüpheli ölümü ile bugün bile tartışmalara konu olan Prenses Diana kimdir sorusunu yanıtlayarak trajik bir sonla biten hayat hikayesinden bahsettik. Prenses Diana, yaşadıkları ve ölümü hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.