Tanıdığımız ve Sevdiğimiz Oyun Şirketleri Teker Teker Satılıyor! Oyun Dünyasının Geleceği Tehlikede mi?

Tanıdığımız ve Sevdiğimiz Oyun Şirketleri Teker Teker Satılıyor! Oyun Dünyasının Geleceği Tehlikede mi?

Her şeyde olduğu gibi, oyun dünyasında da büyük balık küçük balığı her zaman yutuyordu. Buna rağmen bu satın alımlar karşımıza çok sık çıkan şeyler değildi ve şu an olduğu kadar gözümüze batmıyordu. Peki ne değişti?

Değişen çok şey oldu. Örneğin, oyun sektörü… Oyun dünyası, müzik ve sinema sektörünün toplamından daha yüksek bir pazar payı elde etti ve dünyanın en büyük eğlence kaynağı hâline geldi. Durum böyle olunca da her şirket, kendi yerini sağlamlaştırmak veya oyun dünyası içerisinde önemli bir yer almak için planlar yapmaya başladı.

Kaçınılmaz son ise neredeyse birkaç haftada bir duyduğumuz bu satın alımlar olarak başladı. Gelin, bu satın alımların sonuçlarına ve oyuncular üzerindeki bıraktıkları etkiye birlikte göz atalım.

Ne oldu da tanıdığımız bu şirketler teker teker satılmaya başladı? Artık satın alım haberlerine alışmamız gerekiyor olabilir.

Riot Games, Supercell, Bethesda, Bungie, Activision Blizzard, Quantic Dream ve daha nicesi… Yakından tanıdığımız, sevdiğimiz ve hatta bazılarının oyunları ile birlikte büyüdüğümüz bu sevilen oyun şirketlerinin her biri başka büyük şirketler tarafından satın alındı.

Büyük şirketler, oyun dünyasının içerisinde bulundurduğu potansiyele dâhil olmak istedi ve ciddi anlamda yatırım yapmaya başladı. Sony ve Microsoft gibi zaten yıllardır bu sektörün içerisinde olan şirketler ise kendi pozisyonlarını daha da güçlendirmeyi diledi. Özellikle Microsoft, rakibi Sony karşısında fazlasıyla geriye düşünce, Xbox için yürütmekte olduğu politikalarda büyük oranda değişikliğe gitti ve çok daha kullanıcı dostu bir yol izlemeye karar verdi.

Bu süreç, Xbox Game Pass’in doğmasına ve oyun sektörünün tamamen değişmesine sebep oldu. Microsoft, Bethesda’yı kendi oyun kütüphanesini güçlendirmek için satın almış olsa da Activision Blizzard gibi devasa bir satın alımın arkasında farklı bir neden de yatıyor. O da Apple ve Meta gibi diğer devasa şirketlerden önce davranmak.

Şu anda oyun dünyasının en çok kazanan şirketi Çin merkezli bir şirket olan Tencent diyebiliriz. Riot Games ve Supercell ile birlikte oyun sektörünün en güçlü markalarının bir kısmını eline alan Tencent, Epic Games üzerinde de oldukça büyük bir hisseye sahip. Son zamanlarda da Embracer Group’un adını sık sık duymaya başladık. Bu saydığımız isimleri, artık işitmeye alışacağız gibi gözüküyor.

Her şirketin asıl amacının para kazanmak olduğunu ve sektördeki rekabetin son bulmasının bizim için hiç de iyi olmayacağını unutmamakta fayda var.

Dilerseniz oyun şirketleri arasındaki rekabete küçük bir örnek verelim. Bu öyle güzel ve unutulmaz bir rekabetti ki oyuncuları bile yıllarca ikiye ayırdı ve herkes kendi sevdiği oyuna bağlı kaldı. Evet, PES ve FIFA’dan bahsediyoruz. Konami ile EA’in rekabeti, geçtiğimiz yıllar itibarıyla eski tadını kaybetmeye başlamıştı. Buna rağmen ortada bir rekabet vardı ve biz hâlen daha o ruhu korumaya çalışıyorduk. Sonrasındaysa Konami, artık EA’in FIFA’sı ile rekabet edemeyeceğini ve PES’in ismini değiştirerek daha farklı bir yola gideceğini açıklamıştı.

Rekabet tamamen bitti ve EA’in FIFA’sı, tamamen rakipsiz kaldı. EA, The Sims’te olduğu gibi FIFA’da da rakipsiz bir konuma geldi ve artık futbol oyunu oynamak isteyen bir kişinin iki değil, tek bir seçeneği var. Bu, çeşitliliği bitirirken, FIFA’nın da gelişimini büyük oranda yavaşlattı. Tüm bu örneklere rağmen oyun dünyasında yer alan bir şirketin tekelleşmesi, korkulanın aksine o kadar kolay değil. Çünkü yeni stüdyolar her zaman kurulacak, bağımsız yapımcılar hep olacak ve yüz milyarlarca dolarlık şirketler birbirlerini kolay kolay satın alamayacak.

Son zamanlarda ciddi oranda kullanıcı dostu bir politika izlese de herkes Microsoft’un tekelleşmesinden korkuyor.

Xbox, 20 yıllık bir konsol ve oyun dünyasında fazlasıyla tecrübeli. Şirketin içerisinde birçok ünlü oyun geliştiricisi ve oyun markası yer alıyor. Buna rağmen Xbox One nesli ile büyük oranda çuvallayan ve rakibi PlayStation’dan çok ciddi bir fark yiyen şirket, artık oyun dünyasına büyük önem veriyor. Yapılan satın alımların arkasındaki en büyük amaç, Xbox Game Pass kütüphanesini birinci parti oyunlar ile güçlendirmek. Xbox, Game Pass sistemini oyun dünyasının ana temeli hâline getirmek istiyor ve yüz milyonlarca kullanıcıya ulaşmasını istiyor.

Bazı oyuncular, Microsoft’un neden sıfırdan oyun stüdyosu kurmak yerine ‘’hazır stüdyoları satın aldığını’’ bolca eleştirse de Microsoft’un trilyon dolarlık bir şirket olduğu gerçeği unutuluyor. Dünyanın en büyük üç şirketinden bir tanesi olan Microsoft, sıfırdan bir stüdyo kurmanın veya küçük bir stüdyoya uzun vadeli yatırım yapmanın alacağı yılları ön görebiliyor. Bu da elinde birçok başarılı marka bulunduran mevcut bir şirketi satın almayı çok daha mantıklı bir seçenek yapıyor.

İleride ne olacağını bilmiyor olsak da Microsoft’un tekelleşmesinin altındaki endişenin gereksiz olduğunu düşünüyoruz. Xbox, birçok açıdan rakibi PlayStation’ın gerisinde (en azından şu anlık) bir şirket. Bu tarz bir şirketin tekelleşmesi ve insanların alışkanlıklarının değişmesi için çok uzun bir süreç gerekir. Ayrıca bahsettiğimiz tüm bu şirketleri zaten tanıyoruz ve oyun sektöründeki tecrübelerini biliyoruz. Peki ya hiç tecrübesi olmayan devasa teknoloji şirketleri büyük oyun stüdyolarını satın aldığında ne olacak? Oyuncuların Microsoft’tan değil, bu tarz bir olaydan korkması gerekiyor.

Amazon, Netflix ve daha birçok devasa şirket, oyun dünyasına girmek için yatırımlarını artırmaya başladı. Netflix ve Amazon’un ne kadar başarılı olduğu tartışılabilir olsa da geçtiğimiz günlerde çıkan ‘’Amazon, Electronic Arts’ı satın alıyor!’’ söylentisini unutmayalım. Belki Amazon satın almadı ama Apple, Meta ve Alphabet gibi oyun dünyasında yerini almak isteyen birçok şirket mevcut. Tecrübesiz ve oyuncuların ne istediğini anlamayacak olan şirketlerin devasa şirketleri satın alarak sektöre giriş yapması, en korkunç senaryolardan bir tanesi olacaktır diyebiliriz.

Bu satın alımlar artık hayatımızın bir parçası, sektör büyümeye devam ettikçe daha sık göreceğiz.

Oyun dünyasına olan talep artınca böyle bir döngüye girmemiz kaçınılmazdı. Örneğin, geçtiğimiz günlerde Quantic Dream’in satıldığına şahit olduk. Heavy Rain ve Detroit: Become Human gibi başarılı interaktif hikâye türündeki oyunları ile karşımıza çıkan stüdyo, mobil oyunlar tarafında faaliyet yürüten bir şirket olan NetEase Games’e satıldı. NetEase Games’in oyun sektöründe pek pozitif bir karnesi olmasa da Quantic Dream’in ihtiyaç duyduğu sermaye ihtiyacını karşılayacak ve stüdyonun işleyişine pek karışmayacak gibi duruyor.

Şu anda aktif olarak oyun stüdyolarını bünyesine katmaya devam eden şirketler; Embracer Group, Tencent, Sony, Microsoft ve Netflix gibi gözüküyor. Ayrıca Apple ve Amazon gibi şirketlerin de oyun dünyasından bazı stüdyolar ile ilgilendiği söylentiler arasında. İşin içine bir de NetEase gibi orta boyutlu şirketlerin yaptığı satın alımlar da girince, bu haberleri sık sık duymaya devam edeceğiz gibi duruyor.

Activision Blizzard satın alımı tamamlanırsa oyun dünyasında çok büyük bir dönüm noktası gerçekleşecek.

Her ne kadar sevdiğimiz stüdyo ve şirketlerin kendi hâllerinde devam etmelerini istiyorsak da Ubisoft ve EA gibi dev oyun şirketleri kimi zaman saçmalayabiliyor. Activision Blizzard da bu şirketlerden bir tanesiydi ve olabilecek en kötü şekilde yönetiliyordu diyebiliriz. Şirket içerisinde taciz vakaları, çalışanlara kötü davranılması ve stüdyolara hak ettikleri değerlerin verilmemesi gibi durumlar iddialar arasındaydı.

Şirketin yönetimini kötü yapan bir diğer şey ise çocukluğumuzun Guitar Hero, Blur, Skylanders ve Crash gibi birçok markasını yapan o sevdiğimiz eski Activision, adeta bir Call of Duty üretim makinesi hâline gelmişti. Crash’in geliştirici ekibi bile bir Call of Duty destek stüdyosu olarak yer alıyor. Tek bir Call of Duty oyunu üzerinde üçten fazla stüdyo çalışıyordu. İşte her sene karşımıza çıkan Call of Duty, bu sayede seri bir şekilde üretiliyordu.

İsmini duyduğumuzda bile bizleri ne kadar kaliteli bir iş beklediğini iliklerimize kadar hissettiğimiz Blizzard’ın şu anki durumundan bahsetmek bile istemiyoruz. Xbox’ın başkanı Phil Spencer, Activision Blizzard’ın eski markalarını tekrardan hayata döndüreceklerini ve tüm stüdyolara hak ettikleri değeri vereceklerini açıklamıştı. Şirketi bir Call of Duty üretim makinesi olmaktan kurtarılması ve Call of Duty’nin daha uzun süreli aralıklarla piyasaya sürüleceği de söylenenler arasındaydı.

Phil Spencer, tüm bunların yanı sıra Activision Blizzard’ın en popüler markalarının da yıllar boyunca PlayStation için de aynı günden piyasaya sürüleceğini belirtirken, Call of Duty de dâhil olmak üzere her birini ilk günden Xbox Game Pass’e getireceklerini söylüyor. Yani birçok kişinin korktuğu bu satın alım, sanıldığının aksine oyun dünyasını fazlasıyla pozitif bir şekilde etkileyecek. Özellikle de Activision Blizzard içerisinde bulunan on binlerce çalışan için. Peki sizler gerçekleşen tüm bu satın alımlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

İLGİLİ HABER