Zenginlerin "Buna da Para Harcanmaz!" Diyeceğiniz Birbirinden İlginç Zevkleri

Zenginlerin “Buna da Para Harcanmaz!” Diyeceğiniz Birbirinden İlginç Zevkleri

Maddi olarak durumunuzun iyi olması pek çok açıdan hayatınızı kolaylaştırabileceği gibi yaşadığınız bu maddi özgürlük zevklerinizi bile değiştirebilir. İşte bazı zenginler, tam da bu sebeplerle ilginç eylemlerde bulunabiliyorlar.

Elon Musk, Kim Kardashian, Lady Gaga, Rihanna gibi ünlü ve zengin isimlerin yedikleri, içtikleri, giydikleri ve nerelerde gezdikleri, çok sayıda insan tarafından merak ediliyor. Hatta bunlar ‘magazin haberleri’ olarak sıklıkla karşımıza çıkıyor.

Zenginlerin 1+1 evlerinde ekmeğin arasına soğan koyup yemedikleri kesin fakat ne yiyorlar? Aslında çok ilginç tercihleri olabiliyor. Üstelik yalnızca yedikleri değil, aynı zamanda hobileri ve para harcamaktan hoşlandıkları alanlar da kimi zaman garipleşebiliyor. Öyleyse içtikleri kahveden başlayalım.

Mesela bir kedinin dışkısından yapılan kahveyi içiyorlar.

Luwak kahvesini bu listeye almamıza sebep olan şey ise Misk kedisinin dışkısından üretiliyor olması. Tabii bunun için Misk kedilerine arabica veya robusta kahve ağaçlarının meyvesi yediriliyor. Kedilerin dışkı yoluyla kahve çekirdeklerini çıkartmasının ardından ise çekirdekler temizlenip kurulanıyor ve ardından dış kabukları soyularak kavrulma işlemine geçiliyor. Kavrulduktan sonra da yaklaşık bin dolara satılıyor.

Zenginlerin en garip zevklerinden biri de yıldız satın almak.

Hepimizin uzaya bir merakı olduğu doğru fakat zengin insanlar uzaya olan bu ilgilerini oldukça ilginç şekillerde gösteriyorlar. Aslına bakarsanız bir yıldıza gerçek anlamda sahip olmak mümkün değil. Bu sebeple birisi bir yıldızı satın aldığını söylüyorsa yüksek ihtimalle o yıldıza kendi seçtiği ismi vermiş olduğunu söylüyordur. Bir yıldıza isim vermek ise ortalama 3 bin TL’den başlıyor.

Şimdi “3 bin TL’lik bir şeyin neresi zenginlik göstergesi?” diyebilirsiniz fakat şöyle düşünelim; hiç görmediğiniz ve muhtemelen hiçbir işinize yaramayacak bir şey için verebileceğiniz 3 bin TL’niz var mı? Bu, maalesef ki parayı çöpe atmak gibi oluyor biraz, bu sebeple de zenginler tarafından daha çok tercih edilen bir durum.

E tabii yıldız almışken yanında bir de “uzaya bilet” almadan olmaz.

“Uzaya bilet almak” denince hepimizin aklında birbirinden ilginç ve bir o kadar da komik görseller canlanıyor olabilir. Ancak aslında gerçekten sizi uzaya götürebilecek biletler mevcut.

Biletlerin fiyatı ise cep yakıyor. Örneğin geçtiğimiz yıl Dünya’dan yaklaşık 80 km uzakta birkaç dakika geçirebilmenin bedeli yaklaşık 450 bin dolardı. Fakat uzaya bilet veya bir yıldız satın almak isterken dolandırılma ihtinmaliniz de oldukça yüksek.

“Altının” tadını da gerçek zenginler ve zengin hissedenler bilir.

Altın kaplamalı yiyecekler pahalı restoranların vazgeçilmezi haline gelmiş durumda. Birçok insan da yiyeceklerin üzerine eklenen altının nasıl bir tat verdiğini merak ediyor ve bu sebeple deniyor. Ancak bu yiyecekleri sürekli olarak altın kaplamayla tüketmek için gerçek anlamda zengin olmak gerekiyor. Zira altın kaplamalı bir hamburger için ortalama 300 dolar (yaklaşık 5.700 TL) gibi bir miktar ödemeniz gerekiyor.

Söylemeden geçmeyelim, sanılanın aksine altının belirgin bir tadı yok. Bu sebeple de aslında yalnızca yemeğiniz altınlar içinde yüzsün, sarı sarı parlasın diye gösteriş için para vermiş oluyorsunuz.

Sihirli Annem izleyerek büyümüş zengin neslin en büyük hedefi: Ölümsüzlük!

Insan, fani bir canlıdır ancak çoğumuz bir gün öleceğimiz düşüncesinden pek de hoşlanmıyoruz. Harcayabilecek parası olan insanlar da bu sebeple ölümsüz olmak veya biraz daha fazla yaşayabilmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Ölümsüzlük amacıyla yapılan en korkunç şeylerden biri ise anne karnındaki bebeğin embriyonel kök hücrelerini kullanmak. Vücuda enjekte edilen embriyonik kök hücreleri, hasarlı hücreleri onarıp yenileyebilme özelliğine sahiptir. Böylelikle insanlar, genç bir görünüme sahip sağlıklı bireyler olabilir. Ancak sonuç olarak bu kök hücreleri bir bebekten alınıyor ve elbette bu işlemin bebeğe zarar verme olasılığı oldukça yüksek ve bu nedenle de neredeyse tüm dünyada yasak.

Yine garip sebeplerle yaptıkları bir başka şey ise bebek plasentası yemek.

Kim Kardashian, Tom Cruise gibi dünyaca ünlü isimler, çocuklarının plasentasını farklı şekillerde tüketmeyi tercih etti ve bunu neden yaptıklarına ilişkin ortaya birçok iddia atıldı.

Genel olarak bu durumun sebebinin plasentada bulunan vitaminler olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ancak batıl sayılabilecek bazı inanışlar da var. Örneğin bazı insanlar bunun doğum sonrasında ruh haline iyi geldiğini ve yeni anne olmuş kadınlarda süt üretimini artırdığını düşünüyor. Nitekim bunun bir bilimsel dayanağı da yok.

“Denizden babam çıksa, yerim” lafını da bir zengin bulmuş olabilir.

Bir balon balığı türü olan “fugu” özellikle Japonya’da oldukça popüler bir yemek. Ancak onu bu listeye dahil etmemize neden olan şey bu değil, zor bir hazırlanış sürecinden geçmesi. Hatta öyle ki ABD’de tam bir porsiyon fugu yemeği yaklaşık 200 dolara satılıyor ve siparişiniz Japonya’da hazırlanıp hava yoluyla bulunduğunuz yere gönderiliyor.

Ülkemizde durum biraz daha farklı. Fugu balığı Akdeniz ve Marmara’da görülebiliyor. Üstelik balon balıkları denizlerimizdeki ekosisteme zarar veren, istilacı türler oldukları için avladığınız her balon balığı başına ücret alabiliyorsunuz. Tabii yine de bunların zehirli canlılar olduğunu ve ufak bir dikkatsizliğinizin ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini de hatırlatalım.

Tüm bu zevkler arasında tartışma yaratabilecek olanlar da var elbette. Örneğin evde aslan beslemek gibi.

Aslan, kaplan, çita gibi hayvanlar soyu azalan veya nesli tükenme tehlikesi altına girebilecek hayvanlar. Dolayısıyla da her bir aslanın çok iyi bakılması ve korunması gerekiyor. Eminiz ki maddi olarak bu bakımı karşılayabilecek insanlar da aslan sahiplenmek istiyor ve hatta sahipleniyordur. Ancak herkes bu kadar iyi niyetli düşünmeyebiliyor veya her şey bizim düşündüğümüz kadar iyi gitmeyebiliyor.

“Ormanın kralı” olarak tabir ettiğimiz bu canlıları, bir evin arka bahçesinde beslemek elbette çok mantıklı değil. Zira bu durum hayvanın doğasına aykırı olduğu gibi canınızı da tehlikeye atmış oluyorsunuz. Sonuç olarak aslan, kaplan gibi hayvanlar doğası gereği yırtıcıdır ve evcilleştirilmesi pek de mümkün değildir.

Keşke iyi niyetli şekilde evlerinde beslemekle kalsalar tabii.

Ülkemizde örneğini çok fazla görmesek de yurt dışında birçok lüks restoranda ‘özel menüler’ bulunuyor ve bu özel menülerin içerisinde nesli tükenme tehlikesi altındaki hayvanlardan yapılan yemekler yer alabiliyor. Üstelik bu yemekler binlerce dolara satılıyor.

Üstelik yemek ve beslemek dışında; hayvanların kafalarını doldurup evlerinde bir aksesuar gibi sergileyebiliyorlar.

Bunun için de geyik, ceylan, kurt, gergedan veya ayı gibi hayvanları tercih edebiliyorlar. Biliyorsunuz ki bu hayvanları bir ormanda yürüyüş yaparken görme ihtimalimiz bile oldukça düşük. Zira birçoğu nesli tükenmekte olan hayvan kategorisine giriyor.

Elbette bu hayvanları yemek, alıkoymak, avlamak ve hatta yaşam alanlarına zarar vermek bile dünya genelinde birçok ülkede yasak. Ancak özellikle Afrika’dan çok sayıda nesli tükenmekte olan hayvan ihracatı yapılmaya devam ediyor.

Editör notu:

Içeriğimiz boyunca birçok ilginç zevk gördük ancak tabii ki bu zevkleri tüm zengin insanlar yapıyormuş gibi düşünmemek gerekiyor. Hayvanları, doğayı korumak için sayısız projeye imza atmış ve hatta veganlığı tercih etmiş birçok ünlü isim var. Biz de bu içeriğimizi, onları tenzih ederek hazırladık. Sonuç olarak kimin parasını nasıl hazırlayacağına biz karışamayız. Ancak belki de ömrümüzde bir kez bile görmediğimiz ve yüksek ihtimal göremeyeceğimiz hayvanları rahat bıraksak çok daha iyi olabilir.

İLGİLİ HABER

İLGİLİ HABER